I could pose as an artist all right; so I took the studio. Also the name of Alan Beverley. My own is Bill Bates. I had often wondered what it would feel like to be called by some name like Alan Beverley or Cyril Trevelyan.
Nobody is equal to this young woman in the field of music.
- Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
Hundreds of fields were submerged in the flood.
- Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
- Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
His research spans a wide range of fields.
- Onun araştırması geniş bir alanı kapsar.
Tom has a wide range of interests.
- Tom'un geniş bir ilgi alanı var.
Get Unlimited Space Now!
- Sınırsız Alana Sahip Ol Şimdi!
Bunk beds are a way to save space.
- Ranzalar, alandan kazanmanın bir yoludur.
An ICANN domain signifies an IP address to a DNS server.
- Bir ICANN alan bir DNS sunucusuna bir IP adresi belirtir.
I can't figure out how to register a new domain name.
- Yeni bir alan adına nasıl kaydolacağımı anlayamıyorum.
This area is as big as a football pitch.
- Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.
Sunspots are regions of the Sun where the solar magnetic field is very strong.
- Güneş lekeleri güneş manyetik alanının çok güçlü olduğu Güneş bölgeleridir.
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
The lack of a public sphere in Europe is being felt more and more keenly.
- Avrupa'da kamusal alanın yokluğu artan bir şiddetle hissediliyor.
The lack of a public sphere in Europe is being felt more and more.
- Avrupa'da bir kamusal alanın olmaması gittikçe daha fazla hissedilmektedir.
I saw Tom's car in the parking lot.
- Tom'un arabasını park alanında gördüm.
I have a lot of activities which take up my time.
- Bir sürü zamanımı alan eylemlerim var.
A bomb from the time of World War II has exploded at a building site in Germany, killing at least one person.
- Almanya'da bir inşaat alanında II. Dünya savaşı zamanından bir bomba patladı, en azından bir kişi öldü.
I work on a building site.
- Ben bir inşaat alanında çalışıyorum.
The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
Situated on hilly terrain, the cathedral can be seen from a long distance.
- Tepelik arazide yer alan katedral uzun bir mesafeden görülebilir.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
The magnets, of course, have a magnetic field around them.
- Mıknatısların, tabii ki, etrafında bir manyetik alanı vardır.
America is a continent of immigration.
- Amerika göç alan bir kıtadır.
You need to get out of your comfort zone.
- Konfor alanından çıkman gerekiyor.
Parts of the city looked like a disaster zone following the storm.
- Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.
Norway has a total area of 385,252 square kilometres and a population of about 5 million.
- Norveç 385.252 kilometrekarelik toplam bir alana ve yaklaşık 5 milyonluk bir nüfusa sahiptir.
The room's area is two and half square meters.
- Odanın alanı iki buçuk metre karedir.
Many people are experiencing compassion fatigue because of the constant tragedies being reported in the news.
- Haberlerde sürekli yer alan trajik olaylar yüzünden birçok insan şefkat yorgunluğu çekiyor.
It's rare to find big yards in Japan.
- Japonya'da büyük alanlar bulmak nadirdir.
Girls are more ambitious academically than boys.
- Kızlar akademik alanda oğlanlardan daha hırslıdır.
When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
- Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
- Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
Keep the money in a safe place.
- Parayı güvenli bir alanda tut.
Who was in second place?
- İkici sırada yer alan kimdi?
The pilot landed the airplane in the field.
- Pilot uçağı alana indirdi.
Philae's landing site was named Agilkia.
- Philae'nin iniş alanına Agilkia adı verildi.
That is outside my purview.
- O benim yetki alanımın içinde değil.
He suffers from agoraphobia.
- O alan korkusundan muzdarip.
The river overflowed its banks and flooded the fields around it.
- Nehir kendi kıyılarını aştı ve çevresindeki alanları sel bastı.
There were not many doctors in the gold fields.
- Altın alanlarında çok sayıda doktor yoktu.
Large areas of the ocean are polluted.
- Okyanusun büyük alanları kirletildi.
I use a flashlight to illuminate dark areas.
- Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.
I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.
- AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.
... ALAN RUSBRIDGER: Sorry, Google Now. ...
... ALAN RUSBRIDGER: India is going to be different from ...