My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
- Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
He is by far the cleverest student in the class.
- O,açık ara farkla sınıfın en akıllı öğrencisidir.
Who lives without folly is not so wise as he thinks.
- Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
It is easy to be wise after the event.
- Olaydan sonra akıllı olmak kolaydır.
My boyfriend is smart, handsome, and friendly too.
- Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır.
She's really smart, isn't she?
- O gerçekten akıllı, değil mi?
A very brief warning or explanation is enough for an intelligent person.
- Çok kısa bir uyarı veya açıklama akıllı bir kişi için yeterlidir.
Tom certainly is intelligent.
- Tom kesinlikle akıllı.
Better to be a happy fool than an unhappy sage.
- Mutsuz bir akıllı olmaktansa mutlu bir aptal olmak daha iyidir.
An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
- Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
He was a very smart lawyer and politician.
- O çok akıllı bir avukat ve politikacıdır.
Lincoln was a good politician and a smart lawyer.
- Lincoln iyi bir siyasetçi ve akıllı bir avukattı.
I think Tom is bright.
- Tom'un akıllı olduğunu düşünüyorum.
Tom said that Mary was bright.
- Tom Mary'nin akıllı olduğunu söyledi.
I'm the last sane man in the world.
- Ben dünyadaki son akıllı adamım.
Tom is really smart and also kind of cute.
- Tom gerçekten akıllı ve aynı zamanda sevimli sayılır.
Jack is a lot wiser than anybody else.
- Jack başka herhangi birinden daha akıllıdır.
He is older and wiser now.
- O,şimdi daha yaşlı ve daha akıllıdır.
Most of the women credit card holders are judicious in using their cards.
- Kadın kredi kartı sahiplerinin çoğu, kartlarını akıllıca kullanır.
Someone famous said that imagination is more important than intelligence.
- Ünlü biri hayal akıldan daha önemlidir dedi.
So many men, so many minds.
- Çok sayıda insan çok sayıda akıl.
The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
- Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
Who lives without folly is not so wise as he thinks.
- Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
She knows better than to argue with him.
- O, onunla tartışmayacak kadar akıllıdır.
This reasoning is really insane.
- Bu akıl yürütme gerçekten delice.
This is an elementary error of reasoning.
- Bu akıl yürütme ile ilgili temel bir hatadır.
Who is the brains of this operation?
- Bu operasonun akıl hocaları kimdi?
The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
- Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
Tom was sent to a mental hospital.
- Tom bir akıl hastanesine gönderildi.
She was sent to a mental hospital.
- Akıl hastanesine gönderildi.
He was wise enough to take her advice.
- Ondan tavsiye alacak kadar akıllıydı.
It was wise for you not to follow his advice.
- Onun tavsiyesine uymamanız akıllıca oldu.
The ideal woman for me would be well-mannered, intelligent and a polyglot.
- Benim için ideal kadın, iyi huylu, akıllı ve birçok dilli olacaktır.
That's a clever idea.
- Bu akıllıca bir fikir.
Health and intellect are the two blessings of life.
- Sağlık ve akıl, hayatın iki nimetidir.
I admit he's smart, but does he have to talk over everyone's heads all the time?
- Onun akıllı olduğunu kabul ediyorum ama o her zaman karşısındakinin anlayamayacağı şekilde konuşmak zorunda mı?
Use your head to save your heels.
- Akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş.