What did the experimental set-up look like? What was connected to what and how?
- Deneysel kurulum neye benziyordu? Ne neye ve nasıl bağlıydı?
Tom hasn't connected to the Internet yet.
- Tom henüz internet'e bağlı değildi.
It is often necessary to depend upon others.
- Başkalarına bağlı olmak sık sık gereklidir.
We are bound to each other by a close friendship.
- Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.
They are bound together by common interests.
- Onlar ortak çıkarları tarafından birbirine bağlıdır.
I'm really attached to my mother.
- Anneme gerçekten bağlıyım.
Mary is very attached to the little girl.
- Mary küçük kıza çok bağlı.
Tom and Mary are dependent on each other.
- Tom ve Mary birbirlerine bağlılar.
We are dependent on each other.
- Biz birbirimize bağlıyız.
We were tied to our decision because we signed the contract.
- Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
We have to keep our dog tied.
- Köpeğimizi bağlı tutmak zorundayız.
Pain is inevitable. Suffering is optional.
- Ağrı kaçınılmazdır. Acı isteğe bağlıdır.
Even though it's optional, you should still do the homework.
- Bu, isteğe bağlı olsa da hala ev ödevini yapman gerekiyor.
Tom and Mary are very devoted to each other.
- Tom ve Mary birbirlerine çok bağlılar.
Tom and Mary are both very devoted parents.
- Tom ve Mary ikisi de ebeveynlerine çok bağlılar.
The royal jewels are kept under lock and key.
- Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.
That branch is affiliated to the miners' union.
- Bu şube madenciler sendikasına bağlıdır.
Tom is not affiliated with Disneyland.
- Tom, Disneyland'a bağlı değildir.
He played the Liszt sonata blindfolded.
- O, Liszt sonatını gözleri bağlı çaldı.