It is often necessary to depend upon others.
- Başkalarına bağlı olmak sık sık gereklidir.
Tom wished that he had enough money to retire.
- Tom emekli olmak için yeterli parasının olmasını diledi.
My wife and I are preparing to retire.
- Karım ve ben emekli olmak için hazırlanıyoruz.
All you have to do is to concentrate.
- Bütün yapman gereken konsantre olmak.
It's hard for me to concentrate today.
- Bugün konsantre olmakta zorlanıyorum.
I'd like to graduate next spring.
- Gelecek bahar mezun olmak istiyorum.
Tom wants to graduate from college before he turns 24 years old.
- Tom, 24 yaşını doldurmadan önce üniversiteden mezun olmak istiyor.
I don't want to cause any more trouble.
- Daha fazla soruna neden olmak istemiyorum.
I don't want to cause any inconveniences.
- Ben herhangi bir rahatsızlığa neden olmak istemiyorum.
It must be nice to have friends in high places.
- Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
- Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
I didn't want to cause a scene.
- Bir olaya sebep olmak istemedim.
We want to cause the least possible harm.
- Biz mümkün olan en az zarara sebep olmak istiyoruz.
If you want to succeed, use your time well.
- Başarılı olmak istiyorsanız zamanınızı iyi kullanın.
Tom has what it takes to succeed.
- Tom başarılı olmak için gerekli niteliklere sahip.
What do you have to be grateful for?
- Ne için minnettar olmak zorundasın?
What do I have to be grateful for?
- Ne için minnettar olmak zorundayım?
I couldn't help but admire Tom's perseverance.
- Tom'un sabrına hayran olmaktan kendimi alamadım.
He is proud of having graduated from Tokyo University.
- Tokyo Üniversitesi'nden mezun olmaktan gurur duyuyor.
Under the circumstances we have no choice but to surrender.
- Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok.
He would have to surrender.
- O teslim olmak zorunda kalacaktı.
Someday, I would like to possess a sailboat.
- Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
Most Americans did not have the money to own an automobile.
- Birçok Amerikalının bir otomobile sahip olmak için parası yoktu.
It is one thing to own a library; It is quite another to use it wisely.
- Bir kütüphaneye sahip olmak başka bir şey, onu akıllıca kullanmak çok daha başka bir şey.
I never want to owe money to anyone.
- Kimseye para borçlu olmak istemiyorum.
I'm forced to agree with Tom.
- Tom'la aynı fikirde olmak zorundayım.
I have to agree with her.
- Onunla aynı fikirde olmak zorundayım.
The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in.
- Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.
I'd like to graduate next spring.
- Gelecek bahar mezun olmak istiyorum.
Next spring I want to graduate.
- Önümüzdeki bahar mezun olmak istiyorum.
Tom is fitted to become a businessman.
- Tom bir iş adamı olmak için uygundur.
I just want to make sure these shoes fit.
- Sadece bu ayakkabıların uyduğundan emin olmak istiyorum.
I don't want to have to hurt anyone.
- Kimseyi incitmek zorunda olmak istemiyorum.
I don't want to have to worry about you.
- Senin için endişelenmek zorunda olmak istemiyorum.
My textbooks cost a lot.
- Ders kitaplarım çok paraya mal olmaktadır.
It costs three dollars.
- O, üç dolara mal olmaktadır.
I would like to subscribe to your newsletter.
- Haber bülteninize abone olmak istiyorum.
Tom doesn't want to be included.
- Tom dahil olmak istemiyor.
I just want to support you.
- Size sadece destek olmak istiyorum.
I'm here to support Tom.
- Tom'a destek olmak için buradayım.
I have to make certain Tom knows what to do.
- Tom'un ne yapacağını bildiğinden emin olmak zorundayım.
I want to be certain that we're doing what's best for Tom.
- Tom için en iyi olanı yaptığımızdan emin olmak istiyorum.
I want to be certain that we're doing what's best for Tom.
- Tom için en iyi olanı yaptığımızdan emin olmak istiyorum.
I want to be certain you are who you say you are.
- Kim olduğunu söylediğin kişi olduğundan emin olmak istiyorum.
I want to be certain you are who you say you are.
- Kim olduğunu söylediğin kişi olduğundan emin olmak istiyorum.
You've got to be certain.
- Emin olmak zorundasın.
Mastering English is difficult.
- İngilizceye hakim olmak zordur.
It is impossible to master English in a year or so.
- Bir yıl ya da benzer sürede İngilizceye hakim olmak imkansızdır.
You don't have to be a victim.
- Bir kurban olmak zorunda değilsiniz.
To be happy, you should spend time with someone you love.
- Mutlu olmak için, sevdiğin biriyle vakit harcamalısın.
I just want to be happy.
- Sadece mutlu olmak istiyorum.
He did everything to become happy.
- O mutlu olmak için her şeyi yaptı.
My goal is to become happy.
- Amacım mutlu olmaktır.
He won't go on to graduate school.
- Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
I want to get a haircut before I go on the trip.
- Yolculuğa çıkmadan önce saç tıraşı olmak istiyorum.
You have to calm down.
- Sakin olmak zorundasın.
Sami has to calm down.
- Sami sakin olmak zorunda.
The man dived to the drowning woman's aid.
- Adam boğulan kadına yardımcı olmak için daldı.
I'm here to assist you.
- Sana yardımcı olmak için buradayım.
What's the technical terminology for assisting someone to go to the toilet with a urine bottle?
- İdrar şişesi ile tuvalete gidecek birisine yardımcı olmak için teknik terminoloji nedir?