Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
- The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
Noktada on polis memuru vardı.
- There were ten police officers on the spot.
Bir general yüksek rütbeli bir subaydır.
- A general is a high-ranking military officer.
Donanma subayları beyaz üniformalar giyer.
- Officers of the navy wear white uniforms.
Bana paranın satın alabileceği en iyi çalışanları gönder. Para sorun değil.
- Send me the best employees that money can buy. Money is no object.
O, çalışanlarına iyi davranır.
- He treats his employees well.
Tom işçilerine cömert davranır.
- Tom treats his employees generously.
İşçilere iki haftada bir ödeme yapılır.
- The employees are paid biweekly.
Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
- The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
Tom bir güvenlik görevlisidir.
- Tom is a security officer.
O, bir polis memuru oldu.
- She became a police officer.
Bir polis memuru onunla konuşuyor.
- A police officer is talking to her.
In most Japanese companies, only a few executives have a room to themselves.
- In den meisten japanischen Firmen verfügen nur wenige leitende Angestellte über ein eigenes Büro.