and 3

listen to the pronunciation of and 3
İngilizce - Türkçe

and 3 teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

brother
erkek kardeş

Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor. - My little brother is watching TV.

Erkek kardeşim Tokyo'da yaşıyor. - My brother lives in Tokyo.

brother
vay canına!
brother
brotherhoodkardeşlik
aged
çok yaşlı
aged
ihtiyar
aged
{f} yaşlan

Bakım onu çabuk yaşlandırdı. - Care aged him quickly.

Sen bir günde yaşlanmadın. - You haven't aged a day.

brother
kayınbirader

O benim kız kardeşimin kocası. O benim kayınbiraderim. - He's my sister's husband. He's my brother-in-law.

Matt Rita'nın kayınbiraderi. - Matt is Rita's brother-in-law.

aged
Eskimiş, eskitilmiş
aged
{s} (ey'cîd) yıllanmış; eski
aged
{s} (eycd) yaşında: a girl aged four dört yaşında bir kız
aged
(sıfat) yaşında, yaşlı, ihtiyar, yıllanmış, kocamış
aged
{s} yaşında

O, on yedi yaşındadır. - She is aged seventeen.

Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü. - Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.

aged
{s} (ey'cîd) yaşlı, ihtiyar
aged
{s} kocamış
aged
{s} yıllanmış
aged
yıllanmış/yaşça/yaşlı
brother
{i} dost
brother
birlik

Beş kardeş çiftlikte birlikte çalıştı. - Five brothers worked together on the farm.

Erkek kardeşinle birlikte okula gittim. - I went to school with your brother.

İngilizce - İngilizce
peddler
aged
poky
brother
cub