I'm sorry, but it's no longer available.
- Affedersiniz ama bu video artık mevcut değil.
I'm sorry, did I do something wrong?
- Affedersiniz, yanlış bir şey mi yaptım?
Excuse me. Who are you?
- Affedersiniz. Siz kimsiniz?
Excuse me, but I feel sick.
- Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
Sorry, but that's not what I ordered.
- Affedersiniz ama bu sipariş ettiğim şey değil.
I'm sorry, but I didn't catch what you said.
- Affedersiniz fakat söylediğinizi anlamadım.
Excuse me. Can you direct me to the nearest subway station?
- Affedersiniz. Beni en yakın tramvay istasyonuna doğru yönlendirebilir misiniz?
Excuse me, can you tell me how to get to Central Park?
- Affedersiniz, Central Park'a nasıl gidebileceğimi bana söyleyebilir misiniz?
Pardon me, I came in because I thought the room was free.
- Affedersiniz, boş olduğunu düşündüğüm için odaya girdim.
Pardon me, but that is my racket.
- Affedersiniz, ama o benim raketim.