Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.
 - She went down on her knees to pray.
Şu anda, Tom'u kurtarmak için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Elimizden gelen şey dua etmektir.
 - There's nothing we can do to save Tom at this point. All we can do is pray.
Hepimiz Japonya için dua ediyoruz.
 - We are all praying for Japan.
Benim duama cevap verildi.
 - My prayer was answered.
Leyla yalvarmaya başladı.
 - Layla started praying.
Tom yardım için Tanrı'ya dua etti.
 - Tom prayed to God for help.
Dua etmek için hepimiz diz çöktük.
 - We all knelt down to pray.
Leyla af dilemek için dua etti.
 - Layla prayed for forgiveness.