Gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım.
 - I had to bite my lip to prevent myself from laughing.
Ben sadece bir lokma ekmek aldım.
 - I only took a bite of bread.
Tom evine giderken yemek için bir iki lokma atıştırmak istedi.
 - Tom wanted to grab a bite to eat on his way home.
Kampa son gittiğinde Tom bir sürü sivrisinek ısırıklarına maruz kaldı.
 - Tom got a lot of mosquito bites the last time he went camping.
Kolumun her tarafında sivrisinek ısırıkları var.
 - I have mosquito bites all over my arm.
Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı.
 - Tom had to bite the bullet.
Ben ısırdığımda, bu diş acıyor.
 - When I bite down, this tooth hurts.
Havlayan köpek ısırmaz.
 - Barking dogs seldom bite.
Havlayan köpek ısırmaz.
 - Barking dogs don't bite.