Gezilerinde çok bagaj taşımaz.
- He doesn't carry much baggage on his trips.
Ben bir parça bagaj satın aldım.
- I bought a piece of baggage.
Kadını nerede gördün?
- Where did you see the woman?
O bencil bir kadındır.
- She is a selfish woman.
Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.
- He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.
Şu kadın onun karısı olmalı.
- That woman must be his wife.
Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
- My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
- It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Bu mektup yaşlı bayanadır.
- This letter is to the old woman.
Polonyalı bir bayanla evlendim.
- I am married to a Polish woman.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
- It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.
- The home is the woman's world, the world is the man's home.
Benim yalnızca bu valizim var.
- I only have this baggage.
Kyoko benim için valizimi taşıyacak kadar yeterince kibardı.
- Kyoko was kind enough to carry my baggage for me.
DA: You faggot, you; don't let on you don't know.
... Ann yesterday was a rally in Denver, and a woman came up to her with a baby in her arms ...
... Hindu." And then I want a woman from over here, because ...