a wife; not now in approved usage

listen to the pronunciation of a wife; not now in approved usage
İngilizce - Türkçe

a wife; not now in approved usage teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

lady
{i} hanımefendi

O, hanımefendiyi bana tanıttı. - She introduced the lady to me.

Yaşlı hanımefendi tepeye kadar yavaşça yürüdü. - The old lady walked slowly up the hill.

lady
bayan

Konuştuğun bayan benim kız kardeşimdir. - The lady, whom you talked to, is my sister.

Bayan şimdi su içiyor. - The lady is now drinking water.

lady
{i} leydi

Jane güzel bir leydi oldu. - Jane grew up to be a fine lady.

Leydi en fazla kırk yaşında. - The lady is forty years old at most.

lady
kadın

O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı. - She shot a warm smile at the old lady.

Beyaz elbiseli kadın, ünlü bir aktristir. - The lady dressed in white is a famous actress.

lady
{i}

Hayalim devlet başkanının eşi olmak. - My dream is to be the First Lady.

Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir. - It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.

lady
Lady Day 25 marta tesadüf eden bir kilise yortusu
lady
kibar kadın
lady
sevgili

Sevgili bayan, ben Polonyalı bir dedektif değilim. Ben uluslararası bir dedektifim. - I am not a Polish detective, dear lady. I am an international detective.

lady
bir İngiliz asılzadesinin karısı
lady
{i} b.h. Leydi
lady
lady of the house evi idare ed
lady
(sıfat) kadın
lady
sevilen kadın
lady
lady in waiting kraliçe veya prensesin nedimesi
lady
{i} hanım

O, Amerikalı bir hanım ile evli. - He is married to an American lady.

Bayan Smith yaşlı bir hanımdır. - Mrs. Smith is an elderly lady.

İngilizce - İngilizce
lady
a wife; not now in approved usage