Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İngilizce - Türkçe
a block of contiguous memory of a fixed length teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- page
- {i} sayfa
Romanın son sayfasını henüz okumadım.
-I haven't read the final page of the novel yet.
Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.
-This machine can print sixty pages a minute.
- page
- iç oğlanı
- page
- resmi kıyafetli el ulağı
- page
- föy
- page
- sahife
- page
- sayfaları numaralamak
- page
- adını anons etmek
- page
- bet
- page
- çağırmak
- page
- {f} sayfala
Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
-Tom flipped through the pages of the magazine.
Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
-Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
- page
- (konakçı/vb.) garson
- page
- {i} içoğlanı
- page
- {i} peyk
- page
- {f} (bir yazının) sayfalarını numaralamak
- page
- sayfalarını numarala
- page
- oğlan/sayfa
- page
- {f} sayfa numarası vermek
- page
- {i} (otelde) komi
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
a block of contiguous memory of a fixed length teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- page
a block of contiguous memory of a fixed length
Heceleme
a block of con·ti·gu·ous me·mo·ry of a fixed lengthTürkçe nasıl söylenir
ı bläk ıv kıntîgyuıs memıri ıv ı fîkst lengkthTelaffuz
/ə ˈbläk əv kənˈtəgyo͞oəs ˈmemərē əv ə ˈfəkst ˈleɴɢkᴛʜ/ /ə ˈblɑːk əv kənˈtɪɡjuːəs ˈmɛmɜriː əv ə ˈfɪkst ˈlɛŋkθ/
Resimler
Geçmiş
Favoriler