ağacı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- ağaç
- tree
Flowers and trees need clean air and fresh water.
- Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
Are you going to cut down all the trees here?
- Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?
- ağacı damarlı boyamak
- grain
- zeytin ağacı
- olive tree
- ağaç
- {s} arboreal
- aile ağacı
- family tree
- alev ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) photinia
- armut ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) pyrus communis
- ayva ağacı
- quince tree
- ağaç
- timber
- ağaç
- timbered
- badem ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) almond tree
- defne ağacı
- laurier
- dizim ağacı
- (Dilbilim) tree diagram
- duman ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) rhus cotinus
- elma ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) malus pumila
- fındık ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) hazel tree
- fıstık ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) pistacia vera
- hint ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) satinwood
- hurma ağacı
- phoenix dactylifera
- incir ağacı
- (Tıp) ficus carica
- karanfil ağacı
- clove
- karanfil ağacı
- eugenia aromaticum
- karanfil ağacı
- syzygium aromaticum
- karanfil ağacı
- clove tree
- kiraz ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) sweet cherry
- kiraz ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) prunus cerasus
- koleksiyon ağacı
- (Bilgisayar) collection tree
- kısmet ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) clerodendron
- lale ağacı
- tulip tree
- lale ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) tulip-tree
- mantar ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) cork oak
- mantar ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) quercus suber
- melez ağacı
- larch
- mersin ağacı
- myrtle
- mersin ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) vinca minor
- pelesenk ağacı
- rosewood
- pelit ağacı
- valonia oak
- porsuk ağacı
- (Botanik, Bitkibilim,Tıp) taxus baccata
- porsuk ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) english yew
- sedir ağacı
- cedar
There used to be a large cedar tree there.
- Orada büyük bir sedir ağacı vardı.
- sorun ağacı
- (Politika, Siyaset) problem tree
- soy ağacı
- gens
- soy ağacı
- family tree
Tom's researched his family history and intends to send a detailed family tree to all of his relatives.
- Tom aile geçmişini araştırdı ve tüm akrabalarına detaylı bir soy ağacı göndermek niyetinde.
- zeytin ağacı
- olive wood
- zıkkım ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) oleander
- zıkkım ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) nerium oleander
- ağaç
- pertaining to trees; living in trees
- ağaç
- wood
They say that the wood is haunted.
- O ağaçlığın perili olduğunu söylüyorlar.
Most Shakuhachi are made from bamboo, but recently some wooden ones have appeared.
- Japon flütleri çoğunlukla bambu kamışından yapılır, fakat son zamanlarda bazı ağaç olanları ortaya çıkmıştır.
- ağaç
- arbor
- ağaç
- pawpaw
- ağaç
- gallowstree
- Ağaç
- of wood
- ağaç
- tree of
- bir dikili ağacı bile olmamak
- Not even a tree planted
- dar ağacı
- narrow tree
- dişbudak ağacı
- ash
- gürgen ağacı
- hornbeam tree
- hurma ağacı
- palm tree
- hurması çok olan hurma ağacı
- The date palm tree is very
- karar ağacı
- (İstatistik) Decision tree
- kayın ağacı mantarı
- (Botanik, Bitkibilim) Beech mushroom (Hypsizygus tessellatus)
- mabet ağacı
- temple tree
- mürver ağacı
- Elder tree
- noel ağacı
- Christmas tree
- sandal ağacı
- sandalwood
The box was made of sandalwood.
- Kutu sandal ağacından yapıldı.
- soy ağacı
- Pedigree, genealogy, genealogical tree, family tree
- söğüt ağacı
- Willow tree
- süs ağacı
- decorative tree
Odada ki süs ağacı kendini belli ediyordu.
- sıtma ağacı
- malaria tree
- çay ağacı
- (Botanik, Bitkibilim) Tea tree
- Mekke pelesenk ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: Burseraceae) african balsam tree
- amber ağacı
- gum tree
- ağaç
- post; pole
- ağaç
- wooden
Most Shakuhachi are made from bamboo, but recently some wooden ones have appeared.
- Japon flütleri çoğunlukla bambu kamışından yapılır, fakat son zamanlarda bazı ağaç olanları ortaya çıkmıştır.
- ağaç
- tree; wood, timber wooden; timbered; arboreal
- ağaç
- wood, timber
- ağaç
- tree-like
- ağaç
- burl
- boya ağacı
- (Biyoloji) cam-wood
- budanmış meyve ağacı
- cordon
- defne ağacı
- Daphne
- dizin ağacı taranıyor
- (Bilgisayar) searching directory tree
- dişbudak ağacı
- ash tree
- ekmek ağacı
- breadfruit
- elma ağacı
- apple tree
- fındık ağacı
- filbert
- gölge ağacı
- shade bearer
- günlük ağacı
- 1. storax tree. 2. frankincense tree
- günnük ağacı
- 1. storax tree. 2. frankincense tree
- hurma ağacı
- date tree
- hurma ağacı
- 1. date palm. 2. (Japanese) persimmon tree
- hurma ağacı
- date palm
- hurma ağacı özü
- toddy
- kafesle büyütülmüş meyve ağacı
- espalier
- kalkan ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: zambakgiller,zambakiye) [syn.: kalkan ağacı, konak hurma ağacı, yıldızkalkan] cast iron plant
- karanfil ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: mersingiller,sapotgiller,asiye fasilesi) clove
- katran ağacı
- hemlock, turpentine tree
- kauçuk ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: dutgiller,tutiye) [syn.: kauçuk ağacı, lastikağacı] gum tree, gum, rubber tree
- kauçuk ağacı
- india rubber tree
- kauçuk ağacı
- rubber plant
- kayın ağacı meyvesi
- beech nut
- kayın ağacı meyvesi
- beechmast
- kereste ağacı
- tala
- kinin ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: kökboyasıgiller,feviye) quinine tree, peruvian bark
- kiraz ağacı
- cherry
There is a cherry tree in front of my house.
- Evimin önünde bir kiraz ağacı var.
Our garden has two cherry trees.
- Bahçemizin iki kiraz ağacı vardır.
- konsol ağacı
- (Bilgisayar) consoletree
- köknara benzer çam ağacı
- hemlock
- küçük meşe ağacı
- oaklet
- kınakına ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: kökboyasıgiller,feviye) cinchona bark, peruvian bark, china, jesuits' bark
- kınakına ağacı
- cinchona
- laden ağacı
- marsh marigold
- mantar ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: kayıngiller,betuliye,palamutlular) [syn.: mantar ağacı, mantar meşesi] cork oak, corktree
- mersin ağacı
- gale
- meyve ağacı
- fruit tree
There are many fruit trees in this garden.
- Bahçede birçok meyve ağacı var.
- meyve ağacı
- fruiter
- muşmula ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: gülgiller,verdiye) snowy mespilus
- mürver ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: hanımeligiller,bilsaniye) black elder, elderberry
- nar ağacı
- pomegranate tree
- palamut ağacı
- Valonia oak
- peygamber ağacı
- lignum vitae
- sabır ağacı lifi
- sisal
- sagu ağacı/palmiyesi
- sago palm
- sandal ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: fundagiller,halenciye) eastern strawberry tree
- sıtma ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: mersingiller,sapotgiller,asiye fasilesi) [syn.: sıtma ağacı, okaliptüs] eucalyptus
- taban ağacı
- (İnşaat) ridge plate
- taflan ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: gülgiller,verdiye) [syn.: taflan ağacı, karayemiş ağacı] cherry laurel
- tarçın ağacı
- cinnamon
- yelpaze yapraklı hurma ağacı
- talipot
- yılbaşı ağacı
- Christmas tree
- zamk ağacı
- gum tree
- çam ağacı
- pine tree
Sami hid behind a pine tree.
- Sami bir çam ağacının arkasına saklandı.
There used to be a big pine tree in front of my house.
- Eskiden evimin önünde büyük bir çam ağacı vardı.
- çamfıstığı ağacı
- Italian stone pine
- üvez ağacı
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: gülgiller,verdiye) [syn.: üvez ağacı, iğde ağacı] wild service-tree
- ıhlamur ağacı
- lime tree
The children are playing under the lime tree.
- Çocuklar ıhlamur ağacının altında oynuyorlar.