They sang a Christmas carol.
The sunshine struck hot on his fur, soft breezes caressed his heated brow, and after the seclusion of the cellarage he had lived in so long the carol of happy birds fell on his dulled hearing almost like a shout.
They're able to sing.
- Onlar şarkı söyleyebilirler.
We all felt embarrassed to sing a song in public.
- Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.
We sang as we walked.
- Yürürken şarkı söyledik.
John played guitar and his friends sang.
- John gitar çaldı ve arkadaşları şarkı söyledi.
I carried on singing.
- Ben şarkı söylemeyi sürdürdüm.
I heard the boys singing.
- Ben erkek çocukların şarkı söylediğini duydum.
She has never sung a song with him.
- O, onunla birlikte asla bir şarkı söylemedi.
Have you ever sung in public?
- Herkesin önünde hiç şarkı söyledin mi?