Not to brag, but I'm pretty smart.
- Övünmek için değil ama ben oldukça zekiyim.
Don't brag! It makes you sound poorer!
- Övünmek yok! Bu seni kötü gösterir!
I'm tired of listening to his boasts.
- Onun övünmelerini dinlemekten usandım.
Don't boast too much about that.
- O konuda çok fazla övünme.
It is often the case that people who brag about their intelligence are actually not very intelligent.
- Genellikle durum şöyledir; zekalarıyla övünen insanlar gerçekte pek de öyle olmazlar.
I cannot brag about my team. It always loses games.
- Takımım hakkında övünemem. O her zaman maçları kaybeder.
He boasts that he can swim well.
- O, iyi yüzebilmesiyle övünür.
He boasted about his skills.
- O, yetenekleri hakkında övündü.
He bragged of having won the victory.
- Zafer kazanmış olmakla övündü.
Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.
- Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu.
Self-praise is no recommendation.
- Övünme tavsiye edilmez.
Tom started bragging about his new car.
- Tom yeni arabası hakkında övünmeye başladı.
Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.
- Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu.
It was embarrassing the way my parents bragged about me at the concert.
- Ebeveynlerimin konserde benim hakkımda övünme tarzı can sıkıcıydı.
Tom started bragging about his new car.
- Tom yeni arabası hakkında övünmeye başladı.