]claim teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- claim
- {f} talep et
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Bagajımı talep ettim.
- I claimed my baggage.
- claim
- {i} dava
- claim
- {f} sahip çıkmak
- claim
- {i} talep
Bagajımı nereden talep edeceğim?
- Where do I claim my baggage?
Baskıya direnin, özgürlüğünüzü talep edin.
- Fight oppression, claim your freedom.
- claim
- {f} iddia et
Adam parayı almadığını iddia etti.
- The man claimed he didn't take the money.
Goethe iddia etti, yabancı dilleri konuşamayan birisi kendi dilini de bilmez.
- Goethe claimed, one who cannot speak foreign languages does not know one's own language either.
- claim
- {i} alacak
- claim
- {i} ısrar
- claim
- {i} hak
O, onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor fakat ona inanmıyorum.
- She claims that she knows nothing about him, but I don't believe her.
O, onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor.
- She claims that she knows nothing about him.
- claim
- (Ticaret) ileri sürmek
- make a claim to
- istekte bulun
- make a claim to
- sahip çıkmak
- abstract claim
- (Ticaret) mücerret alacak
- claim
- (Askeri) hak talebi
- claim
- talebinde bulunmak
- claim
- (Kanun) mutalebe hakkı
- claim
- talepte bulunmak
- claim
- (İnşaat) ek istekler
- claim
- {i} istek
- claim
- (Ticaret) hak iddiasında bulunma
- claim
- (Kanun) dermeyan etmek
- claim
- (Kanun) şikayet
Ürünlerimizin iddia ettiğimiz kadar uzun ömürlü olmadığına dair tüketicilerden çok sayıda şikâyetler gelmektedir.
- There have been a lot of complaints from consumers that our products don't last as long as we claim.
- claim
- hak ve alacaklar
- claim
- (Ticaret) sigorta talebi
- claim
- hak talebinde bulunmak
- claim
- savlamak
- claim device
- (Bilgisayar) aygıtı belirt
- employee indemnity claim
- (Ticaret) çalışanın tazminat talebi
- existence of claim
- (Ticaret) alacağın mevcudiyeti
- freight claim
- (Ticaret) navlun alacağı
- give up a claim
- davadan vazgeçmek
- independent claim
- (Ticaret) bağımsız istem
- label claim
- (Tıp) etikette belirtilen
- legal claim
- (Kanun) kanuni hak
- notice of claim
- (Ticaret) sigortacılıkta hasar ihbarı
- notice of claim
- (Kanun,Sigorta) hasar ihbarı
- outstanding claim
- (Sigorta) muallak hasar
- prove a claim
- iddia kanıtlamak
- settlement of claim
- (Kanun) davanın sulhü
- small claim
- (Askeri) adi tazminat talebi
- small claim
- (Askeri) basit tazminat talebi
- stake a claim
- hak talebinde bulunmak
- stake a claim on something
- (deyim) hak iddia etmek
- stake a claim to something
- (deyim) hak iddia etmek
- stake one's claim
- (deyim) üzerinde hak iddia etmek
- termination claim
- (Askeri) fesihten doğan iddia
- unsecured claim
- (Ticaret) adi alacaklar
- claim
- almak
- claim
- iddia
Adam parayı almadığını iddia etti.
- The man claimed he didn't take the money.
Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.
- The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them.
- claim
- iddia etmek
Bazıları tam vücut tarayıcılarının dördüncü yasa değişikliğini ihlal ettiğini iddia etmektedir.
- Some claim that full-body scanners violate the Fourth Amendment.
- claim
- hak talep etmek
- claim for damages
- zarar ve ziyan talebi
- claim for indemnity
- tazminat talebi
- counter claim
- karşı dava
- lay claim to
- sahip çık
- made a claim to
- istekte bulun
- make a wage-claim
- vergin artışı talep etmek
- no-claim bonus
- hasarsızlık indirimi
- quit claim
- davadan vazgeçme
- wage claim
- vergin artış talebi
- claim
- {f} talep etmek
- assert a claim
- bir talepte
- claim a life
- (deyim) Canını almak, canına kastetmek
- claim absolution
- iddia günahların
- claim area
- iddia alan
- claim assessor
- hasar müfettişi
- claim due from GE
- GE' deki hak ve alacaklar
- claim live
- can almak- Traffic accidents which happened this morning have claimed already three lives
- claim of
- iddia
- claim paid
- iddia ödenmiş
- claim responsibility
- Bir şeyin sorumluluğunu, mesuliyetini üstlenmek
- claim to fame
- ünü iddia
- claim, requirement; strong request
- talep, ihtiyaç; güçlü istek
- confirm; claim; state to be true
- onaylamak, iddia, devlet gerçek olamayacak kadar
- counter claim
- counter iddia
- counter-claim
- karşı-iddiası
- damage claim
- hasar tazminat talebi
- give up a claim on
- Bir iddia üzerine vazgeçmek
- laid claim
- laid iddia
- lay claim
- Üzerinde hak iddia etmek
- lay claim to
- sahip çıkmak
- lay claim to
- sahip cık
- no claim
- hiçbir iddia
- no claim bonus
- hasarsizlik indirimi
- persuasive argument, winning claim
- ikna edici argüman kazanan iddia
- press a claim
- (Kanun) Hak iddiasında bulunmak
- residual claim
- kalıntı iddiası
- timber claim
- yolcuların kısa bir süre kaldıkları yer