Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
- My little brother is watching television.
Erkek kardeşim, ben kadar büyük.
- My brother is as large as I.
Tom biraz yaşlanmadı.
- Tom hasn't aged one bit.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Kayınbiraderim geçen çarşamba vefat etti.
- My brother-in-law passed away last Wednesday.
Matt Rita'nın kayınbiraderi.
- Matt is Rita's brother-in-law.
Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü.
- Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.
O, on yedi yaşındadır.
- She is aged seventeen.
Erkek kardeşler gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, ya da aptallar gibi birlikte öleceğiz.
- We must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools.
Erkek kardeşinle birlikte okula gittim.
- I went to school with your brother.