Anne ve babasının dışında, hiç kimse şüpheliyi savunmadı.
- Apart from his parents, nobody would defend the suspect.
Birkaç imla hatasının dışında, o iyi bir evrak.
- It's a good paper, apart from a few spelling mistakes.
Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
- Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
Biz sadece iki haftayı ayrı geçirdik.
- We've just spent two weeks apart.
Tom ve genç erkek kardeşinin ayrı olduğunu söyleyemem.
- I can't tell Tom and his younger brother apart.
Tamir etmek için radyoyu parçalara ayırdım.
- I took the radio apart to repair it.
Çocuk radyoyu parçalara ayırdı.
- The boy took the radio apart.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
- Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
Tom benim yerimden uzakta olmayan bir apartmanda yaşıyor.
- Tom lives in an apartment not far from my place.
Birçok kitap için, kapaklar çok uzaktadır.
- For many books, the covers are too far apart.
Şeyler parça parça oluyor.
- Things are coming apart.
All right, but apart from the sanitation, the medicine, education, wine, public order, irrigation, roads, a fresh water system, and public health, what have the Romans ever done for us? - Life of Brian.
A handful of examples apart, an English preposition precedes its complement.
... Second is that apart from the death of the article, isn't ...
... also proposing, separate and apart from the jobs bill, ...