Çocuklar eve gelmediği zaman huzursuz hissetti.
- She felt uneasy when the children did not come home.
O hiç gözükmedi, bu onu huzursuz etti.
- He did not appear at all, which made her very uneasy.
Tom hakkında biraz tedirgin hissediyorum.
- I feel a little uneasy about Tom.
Sami gerçekten tedirgin hissetti.
- Sami felt really uneasy.
Tom Mary ile o konu hakkında konuşurken rahatsızlık hissetti.
- Tom felt uneasy talking to Mary about that matter.
Sami kendini gerçekten rahatsız hissetti.
- Sami felt really uneasy.
Endişe verici bir sessizlik vardı.
- There was an uneasy silence.
Tom Mary ile o konu hakkında konuşurken rahatsızlık hissetti.
- Tom felt uneasy talking to Mary about that matter.
... And with this new UI, it's very easy to ...
... of day. And the rental process is very easy. Simple ...