occasioning want of ease; constraining; cramping; disagreeable; unpleasing

listen to the pronunciation of occasioning want of ease; constraining; cramping; disagreeable; unpleasing
İngilizce - Türkçe

occasioning want of ease; constraining; cramping; disagreeable; unpleasing teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

uneasy
{s} huzursuz

Bazen gelecek ile ilgili huzursuzlanıyorum. - I sometimes get uneasy about the future.

Çocuklar eve gelmediği zaman huzursuz hissetti. - She felt uneasy when the children did not come home.

uneasy
tedirgin

Sami gerçekten tedirgin hissetti. - Sami felt really uneasy.

Onun mektuplarını gördüğünde kendini biraz tedirgin hissetti. - When he saw her letter, he felt somewhat uneasy.

uneasy
rahatsız

Seni ne rahatsız ediyor? - What's making you uneasy?

Sami kendini gerçekten rahatsız hissetti. - Sami felt really uneasy.

uneasy
{s} tedirgin; huzursuz; endişeli, kaygılı
uneasy
endişelendirici
uneasy
kaygılandırıcı
uneasy
vesveseli
uneasy
endişeli
uneasy
{s} rahatsız eden
uneasy
endişe eden
uneasy
{s} sıkıntılı
uneasy
kuşku
uneasy
{s} zor
uneasy
{s} tutuk
uneasy
(sıfat) huzursuz, rahatsız, endişeli, tedirgin, rahatsız edici, endişe verici, sıkıntılı, zor, tutuk
uneasy
uneasilyrahatsızmış gibi
uneasy
{s} endişe verici

Endişe verici bir sessizlik vardı. - There was an uneasy silence.

İngilizce - İngilizce
uneasy
occasioning want of ease; constraining; cramping; disagreeable; unpleasing