tricky; stressful; unpleasant

listen to the pronunciation of tricky; stressful; unpleasant
İngilizce - Türkçe

tricky; stressful; unpleasant teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

bad
{s} rahatsız

Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam. - It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.

Kötü koku beni rahatsız etti. - The bad smell sickened me.

bad
{s} sert

Benim kötü bir sert ensem var. - I have a bad stiff neck.

bad
{s} sahte

Sahtekâr olma konusunda kötü bir üne sahiptir. - He has a bad reputation of being dishonest.

Sahte para her zaman geri gelir. - Bad money always comes back.

bad
{s} kem

Tom emniyet kemerini takıyor olsaydı o kadar kötü yaralanmazdı. - If Tom had been wearing his seat belt, he wouldn't have been injured so badly.

bad
{s} terbiyesiz

İnsanları parmakla göstermek terbiyesizlik. - It's bad manners to point at people.

Bir konser sırasında konuşmak terbiyesizliktir. - It's bad manners to talk during a concert.

bad
çürük

Sepetteki bir çürük elma bütün sepeti çürütür - One bad apple spoils the barrel.

Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük. - Tom's face is badly bruised.

bad
neşesiz
bad
değersiz
bad
{i} şanssızlık
bad
{s} kötü, ahlaksız
bad
kifayetsiz
bad
pişman
bad
şiddetli
bad
zararlı

Her gün balık yemek sizin için zararlı mı? - Is eating fish every day bad for you?

Öğünler arasında yemek yeme sağlığınız için gerçekten zararlı mıdır? - Is eating between meals really bad for your health?

bad
hasta

Hastane yemeği olmasını beklediğimiz kadar kötü değil. - The hospital food wasn't as bad as I expected it to be.

Annem kötü bir soğuk algınlığından dolayı hasta. - My mother is sick with a bad cold.

bad
be bad at something bir şeyi becerememek
bad
{s} kötü, niteliksiz; hatalı
bad
nahoş
bad
{s} ciddi, vahim
bad
yanlış

Onların yeteneğiyle ilgili yanlış bir şey yoktu, o sadece maliyet performansı kötü olan her bir ünite için giderin çok yüksek olmasıydı. - There was nothing wrong with their ability, it was just that the expense for each unit was so vast that the cost performance was bad.

Aşağılık kompleksleri hakkında kötü şey onlara yanlış insanların sahip olması. - The bad thing about inferiority complexes is that the wrong people have them.

İngilizce - İngilizce
bad
tricky; stressful; unpleasant