the small or slender part of a thing; as, the small of the leg or of the back

listen to the pronunciation of the small or slender part of a thing; as, the small of the leg or of the back
İngilizce - Türkçe

the small or slender part of a thing; as, the small of the leg or of the back teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

small
{s} ufak

Evimin önünde ufak bir bahçe var. - There is a small garden in front of my house.

Kız kardeşim ve ben tatilde Fuji Dağı'nın dibindeki ufak bir köyde kaldık. - During the vacation my sister and I stayed at a small village at the foot of Mt. Fuji.

small
{s} küçük

Hollanda küçük bir ülkedir. - The Netherlands is a small country.

Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu. - He lived in a small town nearby.

small
{s} hafif
small
{s} mütevazi
small
ufak parça
small
çok bencil
small
mütevazı
small
ufak ufak
small
küçük küçük
small
{i} dar kısım
small
{s} minik
small
{s} cömertlikten yoksun, yalnızca kendi çıkarlarını düşünen, çok bencil
small
{i} arka

Bizim küçük bir arka bahçemiz var. - We have a small backyard.

Evimin arkasında küçük bir gölet var. - There is a small pond in back of my house.

small
small arms tabanca gibi ufak silahlar
small
{s} küçücük
small
bir şeyin ince yeri
small
{s} ufak tefek

Ne kazandığın patronun maaşı ile karşılaştırıldığında ufak tefek şey. - What you make is small potatoes compared to the boss's salary.

small
{s} mini
small
(sıfat) küçük, mini, ufak, minik, az, ufak tefek, küçücük, ufacık, basit, sıradan, önemsiz, fakir, zayıf, hafif, mütevazi
İngilizce - İngilizce
small
the small or slender part of a thing; as, the small of the leg or of the back