küçücük

listen to the pronunciation of küçücük
Türkçe - İngilizce
tiny

Tom took a tiny bite out of Mary's donut. - Tom, Mary'nin donutundan küçücük bir ısırık aldı.

The houses and cars looked tiny from the sky. - Evler ve arabalar gökyüzünden küçücük görünüyorlardı.

very small, tiny, wee
smallish
miniature
small
fractional
lilliputian
tiny, teeny weeny, wee, minute, minuscule
very small
diminutive
inappreciable
minuscule
minute
ickle
teeny weeny
weeny
küçücük ama çok etkili şey
mustard seed
küçücük kalmış parça
stump
küçücük şey
atomy
bakterileri yok eden küçücük cisimler
bacteriophage
Türkçe - Türkçe
Çok küçük: "İçeride küçücük tezgâhların önünde iki müşteri onu süzüyordu."- S. F. Abasıyanık
Çok küçük
minimini
küçücük