Biz pek çok konuşmadık.
- We didn't talk very much.
Havaalanı ne kadar uzak?
- How far away is the airport?
Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
Hanako keki çok fazla seviyor.
- Hanako likes cake very much.
Tom çok fazla değişmedi.
- Tom hasn't changed very much.
Tehlikenin gayet farkındayım.
- I'm very much aware of the danger.
O, bana bir yalan söyleyecek kadar çok ileri gitti.
- He went so far as to call me a liar.
Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.
- Jane's farewell speech made us very sad.
Tom ne kadar uzağa gittiğini görmek için kilometre sayacını kontrol etti.
- Tom checked his odometer to see how far he'd driven.
Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
- Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
- The questions involved go far beyond economics.
Kapıdan daha öteye gitmedi.
- He went no farther than the gate.
Geçen gece beni akşam yemeğine götürdüğün için çok çok teşekkürler.
- Thanks very much for having me to dinner the other night.
Tom karısı Mary ile birlikte Boston'dan çok uzakta olmayan bir çiftlikte yaşıyor.
- Tom lives on a farm with his wife, Mary, not too far from Boston.
Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu.
- Tom was living rent-free in a small house not too far from us.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.
Sirk bizi çok eğlendirdi.
- The circus entertained us very much.
Sana çok, çok teşekkürler!
- Thank you very, very much!
He was far richer than we'd thought.
His reply was strongly suggestive of a forthcoming challenge to the governor.
After a day in the hot sun, he needed a shower in the worst way.
... >>> Thank you very much. ...
... at human psychology we don't like extreme efficiency very much ...