Определение the practice of partaking to excess of intoxicating liquors в Английский Язык Турецкий язык словарь
- drinking
- {i} içki içme
Ben sigara ve içki içmekten vazgeçtim.
-I quit smoking and drinking.
Sigara içmeyi ve içki içmeyi bıraktım.
-I stopped smoking and drinking.
- drinking
- drinking bout içki âlemi
- drinking
- içen
O, İçki içen kocasını evden attı.
-She threw her drinking husband out of the house.
İçen kocasını evden attı.
-She turfed her drinking husband out of the house.
- drinking
- içerek
Tom tek başına içerek barda oturdu.
-Tom sat at the bar drinking by himself.
İki âşık çay içerek yüz yüze oturdular.
-The two lovers sat face to face, drinking tea.
- drinking
- {f} iç
Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
-We have to stop him from drinking any more.
Çok fazla içmek tehlikelidir.
-Drinking much is dangerous.
- drinking
- {i} içmek
Çok fazla içmek seni hasta edecek.
-Too much drinking will make you sick.
Çok fazla içmek tehlikelidir.
-Drinking much is dangerous.
- drinking
- {i} içme
Çok fazla içmek tehlikelidir.
-Drinking much is dangerous.
Çok fazla içmek seni hasta edecek.
-Too much drinking will make you sick.
- drinking
- {i} içki içmek
İçki içmekten vazgeçmelisin.
-You must quit drinking.
Ben sigara ve içki içmekten vazgeçtim.
-I quit smoking and drinking.
- drinking
- drinking song içki içilirken sö
- drinking
- drinking fountain bardaksız içilen içme suyunu yukarı doğru fışkırtan bir çeşit musluk
- drinking
- içki iptilâsı
- drinking
- içki
O içkiden uzak duruyor.
-She abstains from drinking.
Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
-Drinking on an empty stomach is bad for your health.
- drinking
- {i} içki alışkanlığı
- drinking
- {i} kafayı çekme
- drinking
- drinking horn boynuzdan yapılmış kadeh
Связанные Термины
Определение the practice of partaking to excess of intoxicating liquors в Английский Язык Английский Язык словарь
- drinking