sıkıca

listen to the pronunciation of sıkıca
Турецкий язык - Английский Язык
firmly

Holding on to the rope firmly, I came safely to land. - İpe sıkıca tutunarak karaya güvenli bir şekilde geldim.

She pressed her lips firmly together. - Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.

chock
tightly

She held on to my hand tightly. - O, elimden sıkıca tuttu.

I held on to the rope tightly so I wouldn't fall. - İpi sıkıca tuttum böylece düşmedim.

firm

He held on firmly to the branch. - O, dalı sıkıca tuttu.

She pressed her lips firmly together. - Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.

fast
tightly; rather tightly
{f} tight

She took hold of my hand and held it tightly. - O, elimi kavradı ve onu sıkıca tuttu.

She gripped my arm tightly. - O, kolumu sıkıca kavradı.

closely
hard

He was pumping the pedals of the bicycle hard. - Bisikletin pedallarına sıkıca asılıyordu.

nimbly
down
snug

They snuggled tightly beneath the blankets. - Onlar battaniyelerin altında sıkıca sarınıp yattılar.

stringent
up
sıkıca kapatmak
secure
sıkıca tutma
cling
sıkıca bağlamak
lash
sıkıca bağlamak
span
sıkıca bağlı
tightly bound
sıkıca kapalı
tightly closed
sıkıca sarmak
wrap up
sıkıca tutmak
to clutch, to grip, to hold tight
sıkıca tutmak
clasp
sıkıca yakalamak
clench
Турецкий язык - Турецкий язык
Sıkı bir biçimde, iyice
Sıkı bir biçimde, iyice: "İncecik belini alev renkli ipek bir kemerle sıkıca sardı."- F. F. Tülbentçi
sıkıca
Избранное