Some famous foreign runners entered that race.
- Bazı ünlü yabancı koşucular o yarışa girdi.
Before the race, the runners have to warm up.
- Yarıştan önce koşucular ısınmak zorundadır.
They are running in the park.
- Onlar parkta koşuyorlar.
Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off.
- Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.
These birds don’t fly well but they are excellent runners.
- Bu kuşlar iyi uçmaz ama harika koşuculardır.
Don't run about wildly in the room.
- Odada çılgın gibi koşuşturma.
I make it a rule to go jogging every morning.
- Her sabah koşuya gitmeyi kural haline getiririm.
Tom worked up a sweat jogging.
- Tom bir ter atma koşusuna yavaş yavaş hazırlandı.
I'm literally on a treadmill.
- Ben tam anlamıyla bir koşu bandında yaşıyorum.
Tom ran on the treadmill.
- Tom koşu bandı üzerinde koştu.