günümüzdeki

listen to the pronunciation of günümüzdeki
Турецкий язык - Английский Язык
present day
present-day
gün
day

Rome was not built in a day. - Roma bir gün içinde kurulmamıştır.

We must sleep at least seven hours a day. - Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

gün
day, days, time, times, period
gün
happy days, better times, days of happiness
gün
sunlight

Don't expose this chemical to direct sunlight. - Kimyasal maddeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakma.

Sunlight brightens the room. - Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.

gün
present

I got you a pen as a birthday present. - Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.

My grandfather gave me a birthday present. - Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.

gün
today

In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday. - Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.

As everyone knows, today is a very significant day for us. - Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.

gün
(Bilgisayar) on
gün
sunshine

This room doesn't get much sunshine. - Bu oda çok fazla güneş ışığı almaz.

Sunshine is beneficial to plants. - Güneş ışığı bitkiler için faydalıdır.

gün
time

How many times does the bus run each day? - Otobüs her gün kaç kez çalışır?

How many times a day does that bus run? - O otobüs günde kaç kez çalışır?

gün
special day, feast day
gün
date (a given point of time)
gün
day, time
gün
(Latin) dies

Sami will maintain his innocence until the day he dies. - Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.

gün
a woman's at-home day
gün
the day
gün
on the day
gün
day a
gün
by the day
gün
daytime, day
gün
day; sun; sunlight, sunshine; daytime; today, present; time; age, period; good times; date; at-home day
gün
daylight, sunlight
gün
(Hukuk) date

That textbook is out of date. - O ders kitabı güncel değil.

Date of last revision of this page: 2010-11-03 - Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03

gün
sun

A warm, sunny day is ideal for a picnic. - Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.

Every day they killed a llama to make the Sun God happy. - Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.

gün
bee

I'm worn out, because I've been standing all day. - Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.

There is nothing like a glass of beer after a whole day's work. - Bir tam günlük çalışmadan sonra bir bardak bira gibi bir şey yoktur.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение günümüzdeki в Турецкий язык Турецкий язык словарь

gün
Zaman, sıra: "Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık."- H. Taner. Çağ, devir. İyi yaşanmış zaman
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre: "Kız kardeşi üç yıl, bir gün olsun canı sıkılmadan yaşadı Tatvan'da."- N. Cumalı. İçinde bulunulan zaman: "Aylıkları, günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu."- R. N. Güntekin
gün
Güneş ışığı
gün
Güneş: "Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı."- M. Ş. Esendal
gün
Gündüz: "Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş."- H. Taner
gün
Tarih
Gün
(Hukuk) YEVM
Gün
ruz
gün
Zaman, sıra
gün
Çoğunlukla ev hanımlarının ayın belirli günlerinde konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı
gün
Güneş

Güneşli olsa da hava soğuktu. - Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.

Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu. - güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.

gün
İçinde bulunulan zaman
gün
İyi yaşanmış zaman
gün
Çağ, devir
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre
gün
Bayram niteliğinde özel gün
gün
Gündüz
günümüzdeki
Избранное