They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
They began with a strong attack against the enemy.
- Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.
Entering the foe's camp is full of danger.
- Düşmanın kampına girmek tehlike doludur.
Are you friend or foe?
- Dost musun yoksa düşman mısın?
An adversary yesterday is a friend today.
- Dün bir düşman bugün bir dosttur.
I don't feel hostile toward you.
- Kendimi size karşı düşman hissetmiyorum.
We got a hostile reception from the villagers.
- Köylüler tarafından düşmanca karşılandık.
Tom didn't want to antagonize Mary.
- Mary'yi düşman etmek istemiyordu.
The Joker is Batman's archenemy.
- Joker, Batman'ın baş düşmanıdır.
Lex Luthor is Superman's archenemy.
- Lex Luthor Süpermen'in baş düşmanıdır.