O, uçurumun kenarında durdu.
- He stood on the edge of the cliff.
Araştırma ekibi onu uçurumun dibinde uzanırken buldu.
- The search party found him lying at the foot of a cliff.
Kayalık yolun üzerine yuvarlanır.
- The cliff hangs over the road.
Dikey kayalıklardan uzak durun! o bağırdı.
- Keep away from the vertical cliff! she shouted.
Trajedi zihnimde bir yara izi bıraktı.
- The tragedy left a scar on my mind.
Eski ev bir falez üzerinde bulunuyor.
- The old house stands on a cliff.
Yanağındaki yara izi artık neredeyse görünmüyor.
- The scar on his cheek hardly shows now.
Tom Mary'ye bacağındaki yara izini gösterdi.
- Tom showed Mary the scar on his leg.