pertaining to the moments before death

listen to the pronunciation of pertaining to the moments before death
İngilizce - Türkçe

pertaining to the moments before death teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

dying
irtihal
dying
ölerek
dying
kıkırdama
dying
{f} öl

Bu alanda yaşayan insanlar su yokluğu nedeniyle ölüyor. - People living in this area are dying because of the lack of water.

Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı. - There were cars burning, people dying, and nobody could help them.

dying
ölen

Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı. - There were cars burning, people dying, and nobody could help them.

O, ölene kadar en iyi arkadaşım olarak kaldı. - She remained my best friend till her dying day.

dying
{s} ölmekte olan

Ölmekte olan hastanın ailesi ne olacak? - What about the family of the dying patient?

dying
ölmekte olan dying bed ölüm döşeği
dying
{s} cansız
dying
{i} ölme

Ben ölmekten korkuyorum. - I am afraid of dying.

Tom ölmekten korkuyor. - Tom is afraid of dying.

dying
(isim) ölme
dying
f., bak. die
dying
dying confession declaration ölüm döşeğinde yapılan itiraf
dying
dying will ölmek üzereyken ifade edilen arzu
dying
{s} nesli tükenen
dying
die öl
dying
açıklama

Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır. - Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.

dying
{s} ölüm

Ya hayata tutun ya da ölüme teslim ol. - Get busy living or get busy dying.

Ölümden korkmuyorum ama ölmekten korkuyorum. - I do not fear death, but dying.

İngilizce - İngilizce
dying

His dying words were of his mother.

pertaining to the
{a} sabine
pertaining to the moments before death

    Heceleme

    pertaining to the moments be·fore death

    Türkçe nasıl söylenir

    pırteynîng tı dhi mōmınts bîfôr deth

    Telaffuz

    /pərˈtānəɴɢ tə ᴛʜē ˈmōmənts bəˈfôr ˈdeᴛʜ/ /pɜrˈteɪnɪŋ tə ðiː ˈmoʊmənts bɪˈfɔːr ˈdɛθ/