Oldu (tamam, anlaştık) hadi hemen işe koyulalım - Deal, let's get down to work.
Since then, a great deal of change has occurred in Japan.
- O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu.
Tom regretted having wasted a great deal of his life.
- Tom hayatının büyük kısmını boşa geçirdiğine pişman oldu.
I know very well who you are.
- Kim olduğunu çok iyi biliyorum.
I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.
- Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
He got well acquainted with the history of Japan.
- O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
To my surprise, she spoke English very well.
- Benim için sürpriz oldu, o çok iyi İngilizce konuştu.
We all agreed that the plan made sense.
- Hepimiz planın mantıklı olduğunu kabul ettik.
We agreed that his actions were warranted.
- Onun eylemlerinin haklı neden olduğunu kabul ettik.
I'm okay because I'm alive.
- Ben hayatta olduğum için iyiyim.
It's okay to cry when you're sad.
- Üzgün olduğunuzda ağlamak sorun değil.
I thanked him for what he had done.
- Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.
I have no regrets for what I have done.
- Yapmış olduğumdan hiçbir pişmanlık duymuyorum.