Oldu (tamam, anlaştık) hadi hemen işe koyulalım - Deal, let's get down to work.
Since then, a great deal of change has occurred in Japan.
- O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu.
Tom regretted having wasted a great deal of his life.
- Tom hayatının büyük kısmını boşa geçirdiğine pişman oldu.
I see you're doing very well in your business.
- İşinizde çok iyi olduğunuzu görüyorum.
I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.
- Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
The exhibition is well worth a visit.
- Sergi bir ziyarete oldukça değer.
He got well acquainted with the history of Japan.
- O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
Tom and Mary agreed never to talk about the incident.
- Tom ve Mary olay hakkında hiç konuşmamakta hemfikir oldular.
We all agreed that the plan made sense.
- Hepimiz planın mantıklı olduğunu kabul ettik.
Any book will be okay as long as it is interesting.
- İlginç olduğu sürece herhangi bir kitap iyi olacaktır.
I'm okay because I'm alive.
- Ben hayatta olduğum için iyiyim.
I doubt that Tom has the courage to do what really needs to be done.
- Tom'un gerçekten yapılması gerekeni yapma cesareti olduğundan şüpheliyim.
Get it done as soon as possible.
- Mümkün olduğunca kısa sürede onu yaptır.