mesafeli

listen to the pronunciation of mesafeli
Türkçe - İngilizce
remote
distant

Tom is cold, distant and arrogant. - Tom soğukkanlı, mesafeli ve kibirli.

This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant. - Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.

frosty
uncompanionable
inapproachable
offish
widely spaced
spacious
mesafe
distance

He is used to walking long distances. - O uzun mesafe yürümeye alışkın.

Each house is within shouting distance of another. - Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.

mesafeli olmak
keep one's distance
mesafe
{i} span
kısa mesafeli yarış arabası
dragster
mesafe
range

It's only effective at close range. - Bu sadece yakın mesafede etkili.

Layla shot Sami at close range. - Leyla yakın mesafeden Sami'yi vurdu.

mesafe
spacing
mesafe
dimension
mesafe
(Havacılık) clearance
mesafe
distant

This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant. - Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.

Tom is cold, distant and arrogant. - Tom soğukkanlı, mesafeli ve kibirli.

mesafe
(Havacılık) chainage
mesafe
way

The lake is a long way from here. - Göl buradan uzun bir mesafedir.

The station is a little way off. - İstasyon az bir mesafede.

mesafe
ways
mesafe
space

The effect of gravity extends from each object out into space in all directions, and for an infinite distance. - Yer çekimi etkisi her nesneden uzaya doğru her yönde ve sonsuz bir mesafede uzanır.

The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all. - Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.

"Galaxy" adıyla tanınan uzun mesafeli, geniş gövdeli askeri nakliye uçağı
(Askeri) Galaxy
kısa mesafeli
short range
kısa mesafeli
shortdistance
kısa mesafeli koşu
dash
kısa mesafeli yarış
drag race
mesafe
shoot
mesafe
breadth
mesafe
distance, space, interval
mesafe
margin
mesafe
remove
mesafe
interval
mesafe
journey
paralel sıralı tek-birlik uzun mesafeli seyrüsefer yardımı (LORAN)
(Askeri) parallel track single-unit long-range aid to navigation (LORAN)
uzun mesafeli
long distance
uzun mesafeli insansız hava aracı
(Askeri) endurance unmanned aerial vehicle
uzun mesafeli mail fotoğraf
(Askeri) long range oblique photography
uzun mesafeli nakliyat çer aracı
(Askeri) line-haul tractor
Türkçe - Türkçe
Arası olan, uzaklığı bulunan
Arası olan, uzaklığı bulunan. İlişkilerde içtenliğe yer vermeyen: "Mesafeli ve ölçülü, tam bir İstanbul efendisi konuşması vardı."- H. Taner. İlişkilerde içtenliğe yer vermeyen bir biçimde: "Benimle ne kadar mesafeli konuşuyorsun, âdeta resmî."- A. İlhan
İlişkilerde içtenliğe yer vermeyen (bir biçimde)
MESAFE
(Osmanlı Dönemi) Bir nevi uzaklık ölçme usul
MESAFE
(Osmanlı Dönemi) Ara
MESAFE
(Osmanlı Dönemi) Uzaklık. Uzunluk
Mesafe
(Osmanlı Dönemi) MENZİL
mesafe
İlişkilerde çok içten olmama durumu, resmiyet
mesafe
Ara, uzaklık: "Beş kilometrelik mesafede yine konuşmadık."- R. H. Karay. İlişkilerde çok içten olmama durumu, resmiyet
mesâfe
(Osmanlı Dönemi) uzaklık
mesafeli