laughing to

listen to the pronunciation of laughing to
İngilizce - Türkçe
için gülüyor
laughing
güldürücü
laughing
gülme

Ben gülmemeye çalıştım. - I tried to keep from laughing.

Gülmeye karşı koyamadım. - I could hardly resist laughing.

laughing
laughing jackass jackass laughing stock gülünecek kişi
laughing
neşe veren
laughing
güldüren

Mizah güldüren bir konu değildir. - Humor is no laughing matter.

laughing
gülüş
laughing
güle güle
laughing
gülerek
laughing
laughing gas güldürücü gaz
laughing
gülen

Gülen bir kız önümüzde duruyordu. - A laughing girl was standing before us.

laughing
{f} gül

Gülmeye karşı koyamadım. - I could hardly resist laughing.

Onun bu yıl üniversiteden mezun olamaması gülünecek bir şey değil. - It is no laughing matter that he couldn't graduate from university this year.

laughing
komik

O o kadar komik görünüyordu ki gülmekten kendimi alamadım. - He looked so funny that I couldn't help laughing.

Onun hikayesi o kadar komikti ki gülmemek elimde değildi. - His story was so funny that everyone could not help laughing.

laughing
gülüyor
laughing
no laughing matter şakaya
laughing
(isim) gülme
laughing
gü1üş
laughing
azot monoksit gazı laughing hyena benekli sırtlan
laughing to

    Heceleme

    laugh·ing to

    Türkçe nasıl söylenir

    läfîng tı

    Telaffuz

    /ˈlafəɴɢ tə/ /ˈlæfɪŋ tə/