They did a DNA comparison to see if the body was Tom's.
- Onlar cesedin Tom'a ait olup olmadığını anlamak için bir DNA karşılaştırması yaptılar.
There really is no comparison.
- Gerçekten karşılaştırma yok.
Your analogy isn't correct.
- Senin karşılaştırman doğru değil.
Compare your answer with Tom's.
- Cevabını Tom'unkiyle karşılaştır.
We compared his work with hers.
- Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
You're comparing chalk and cheese!
- Sen tebeşir ve peyniri karşılaştırıyorsun!
You're comparing apples with oranges.
- Sen elmaları portakallarla karşılaştırıyorsun.
Spring has come early this year compared with last year.
- Geçen yılla karşılaştırıldığında, bahar bu yıl erken geldi.
We compared his work with hers.
- Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
I'm not worried about comparisons.
- Karşılaştırmalar için endişelenmiyorum.
Comparisons are difficult.
- Karşılaştırmalar zordur.