Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
O herkes tarafından sevilir.
- She is loved by everyone.
Başka herkes bekledi.
- Everyone else waited.
Başka herkes fikrini söyleyinceye kadar Tom bir şey söylememeye karar verdi.
- Tom decided to say nothing until everyone else had given their opinions.
Onların hepsi lezzetliydi!
- All of it was delicious!
Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
- All they that take the sword shall perish with the sword.
Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
- One will be judged by one's appearance first of all.
Aşkta ve savaşta her şey adildir.
- All's fair in love and war.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
Eğer yarın yağmur yağarsa, bütün gün evde kalacağım.
- If it rains tomorrow, I will stay at home all day.
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.
- Having worked on the farm all day long, he was completely tired out.
Tepe tamamen karla kaplıydı.
- The hill was all covered with snow.
Ben dünyadaki tüm kuşların efendisiyim ve sadece düdüğüme üflemek zorundayım ve her biri bana gelecektir.
- I am master of all the birds in the world, and have only to blow my whistle and every one will come to me.
Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
- I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
O özbeöz Amerikalı bir adamla evlenmek istedi.
- She wanted to marry an all-American man.
Bill her zaman dürüsttür.
- Bill is honest all the time.
Parlayan her şey altın değildir.
- All that glitters is not gold.
Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?
- Are you going to cut down all the trees here?
Diğer tüm diller Uygurca'dan daha kolaydır.
- All the other languages are easier than Uighur.
Futbol takımımız kasabadaki diğer takımların tümünü yendi.
- Our soccer team beat all the other teams in the town.
O tümüyle siyah giyindi.
- She was dressed all in black.
Tom büsbütün o kadar kötü olamaz.
- Tom can't be all that bad.
Diğer tüm diller Uygurca'dan daha kolaydır.
- All the other languages are easier than Uighur.
Ben senin yaşındayken, Virgil ve diğerlerinin hepsini ezbere bilirdim.
- When I was your age, I knew Virgil and all the others by heart.
All men are fallible.
- Everyone makes mistakes.
All who knew him admired him.
- Everyone who knew him admired him.
... standing up for everyone's right to vote ...
... so much and i know that everyone watching right now is probably so ...