Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
- Are you a teacher or a student here?
Siz insanları anlamıyorum.
- I don't see your point.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- I will teach you to play chess.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I've brought you a little something.
Sizin hangi tür şarabınız var?
- What kind of wine do you have?
Sizinle yaşamayı seviyorum.
- I love living with you.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Ben size seve seve yardımcı olacaktım, sadece şimdi çok meşgulüm.
- I would gladly help you, only I am too busy now.
İçmek için size ne alabilirim?
- What can I get you for drinking?
Hepiniz kendinizden utanmalısınız.
- You should all be ashamed of yourselves.
Kendinizle gurur duymalısınız.
- You should be proud of yourselves.
All you need to do is trust each other.
- Ihr müsst nichts tun, außer euch zu vertrauen.
The police will get you to find the bullets.
- Die Polizei wird euch dazu bringen, die Kugeln zu finden.