that travels (with one)

listen to the pronunciation of that travels (with one)
English - Turkish

Definition of that travels (with one) in English Turkish dictionary

travelling
yolculuk

Yalnız yolculuk ediyorum. - I'm travelling alone.

Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır. - Travelling is easy these days.

travelling
{s} gezici
travelling
kaydırma
travelling
{f} seyahat et

O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor. - He likes travelling abroad by air.

O, arkadaşıyla seyahat etmeye gitti. - She went travelling with her friend.

travelling
seyahat

Onun seyahat için büyük bir merakı var. - He has a great fancy for travelling.

O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor. - He likes travelling abroad by air.

travelling
seyahat ederek

Zengin olsam zamanımı seyahat ederek geçiririm. - If I were rich, I'd pass my time in travelling.

travelling
{s} seyyar
English - English
travelling