Yolda birçok hayvan gördü.
- He saw a lot of animals on the road.
Yolda birçok hayvan gördü.
- She saw a lot of animals on the road.
Van Horn ailesi zengindi.
- The Van Horn family was rich.
O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.
- She married a rich old man.
Bir nehir havzasının genellikle verimli tarım arazileri vardır.
- The basin of a river usually has rich farmland.
Ailem varlıklı değildir.
- My family is not rich.
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
- I can't go out because I have a lot of homework.
Zengin insanlar pahalı saatleriyle hava atarlar.
- Rich people show off with their expensive watches.
Richter ölçeğine göre 8.9 şiddetinde bir deprem, Japonya'yı vurdu ve ağır bir tsunamiye sebep oldu.
- An earthquake, 8.9 on the Richter scale, hits Japan and causes a massive tsunami.
Bütün varlığını kaybetti.
- He lost all his riches.
Ailem varlıklı değildir.
- My family is not rich.
Tom şakayla çok zengin olmadığını söyledi.
- Tom said jokingly that he was not very rich.
Onlar onun çok zengin olduğunu söylüyorlar.
- They say he is very rich.
Bir çok çözümü düşünüyoruz.
- We are thinking of a lot of solutions.
Bu kitabı iyi biliyor gibisin; Kitaptan bir çok alıntı yapıyorsun.
- You seem to know this book very well; you use a lot of quotations from it.
Bill Gates parasının hepsini bağışladıysa nasıl dünyanın en zengin adamı olabilir?
- How can Bill Gates be the the world's richest man if he gave away all of his money?
O para içinde yüzüyor.
- He is rolling in riches.
Fransızca dili eş anlamlı sözcüklerce zengindir.
- The French language is rich in synonyms.
He wants to make gobs of money selling cassettes.