Late in March 1841, his cold turned into pneumonia.
- Mart 1841 sonlarına doğru onun soğuk algınlığı pnömoniye dönüştü.
Tom often forgets to use his turn signal.
- Tom çoğunlukla dönüş sinyalini kullanmayı unutur.
My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
- Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
The player made a splendid comeback.
- Oyuncu muhteşem bir dönüş yaptı.
Layla's love turned to revenge.
- Leyla'nın sevgisi intikama dönüştü.
Our trip to Africa is turning into a catastrophe.
- Afrika'ya gezimiz bir felakete dönüşüyor.
Nicolas Flamel dreamed of turning lead into gold.
- Nicolas Flamel kurşunu altına dönüştürmeyi hayal etti.
You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone.
- Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, eve geri dönüş yolunu asla bulmayacaksın.
Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
- İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
The lesson on reflexive verbs is always difficult for the students.
- Dönüşlü fiiller dersi öğrenciler için her zaman zordur.
You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone.
- Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, eve geri dönüş yolunu asla bulmayacaksın.
I stopped at the store and got some milk on my way back.
- Ben mağazada durdum ve dönüş yolumda biraz süt aldım.
I order you to turn right.
- Sana sağa dönmeni emrediyorum
The leaves of the trees turn yellow in fall.
- Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.
We were all anxious for your return.
- Hepimiz senin geri dönüşünden ötürü gergindik.
Do you have a return ticket to Japan?
- Japonya'ya geri dönüş biletin var mı?
I have a return ticket to Osaka.
- Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
I have a return ticket to Tokyo.
- Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
Caterpillars transform into butterflies while they're in a cocoon.
- Tırtıllar koza içerisindeyken kelebeğe dönüşür.
In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
- İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
Do you know who invented the Ferris wheel?
- Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?
The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago.
- İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.
He has made a turnaround of a hundred and eighty degrees.
- O, yüz seksen derecelik bir geri dönüş yaptı.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
Tom refused to back down.
- Tom sözünden dönmeyi reddetti.
Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.
- Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
There is a rotating restaurant at the top of this tower.
- Bu kulenin tepesinde döner restoran var.
The Earth is rotating from West to East.
- Dünya batı'dan doğuya doğru dönüyor.
The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
- Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
He left the Mexican capital to return to Texas.
- O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
He returned home from Europe in 1941, when the war broke out.
- O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.
After a long absence, she returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
One way or round trip? One way, please.
- Tek yön ya da gidiş dönüş? Tek yön, lütfen.
Round trip? Only one-way.
- Gidiş dönüş mü? Sadece tek yön.