başarısız

listen to the pronunciation of başarısız
Turkish - English
unsuccessful

Tom seemed unsuccessful. - Tom başarısız görünüyordu.

Tom struggled unsuccessfully. - Tom başarısızca mücadele etti.

unsuccessful, abortive, fruitless
unfortunate

It would be unfortunate if he were to fail. - O başarısız olsaydı şanssız olurdu.

Unfortunately, I didn't have time to study for the exam, so I failed it. - Ne yazık ki sınava çalışmak için zamanım yoktu, bu yüzden başarısız oldum.

ineffective
unfruitful
abortive
unlucky
ineffectual
inefficacious
(Bilgisayar) failed

As businesses failed, workers lost their jobs. - İşler başarısız sonuçlanınca işçiler işlerini kaybettiler.

She failed to appear. - Görünen o ki kız başarısız oldu.

without success
unavailing
fruitless
fail in
failing to
(Nükleer Bilimler) fail

The primary cause of his failure is laziness. - Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.

It serves you right that you failed your exam. You didn't study for it at all. - Sınavda başarısız olarak hakettiğin cezayı gördün,sınava hiç çalışmadın.

başarı
success

It goes without saying that honesty is the key to success. - Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer

Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England. - Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.

başarısız olmak
fail

I don't want to fail my exams. - Sınavımda başarısız olmak istemiyorum.

I don't want to fail the test. - Sınavda başarısız olmak istemiyorum.

başarı
{i} achievement

They awarded her a gold metal for her achievement. - Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.

His achievements were acknowledged. - Onun başarıları kabul edildi.

başarısız kimse
loser
başarısız olmak
fall through
başarısız olmak
collapse
başarısız olma
flunk
başarısız (evlilik)
unconsummated
başarısız film
turkey
başarısız girişim
damp squib
başarısız kimse
washout
başarısız kimse
nonachiever
başarısız kimse
deadhead
başarısız olacağı belli olmak
foredoom
başarısız olmak
make sorry show
başarısız olmak
come unstuck
başarısız olmak
to fail, to come to grief
başarısız olmak
flunk
başarısız olmak
fall flat
başarısız olmuş
stranded
başarı
accomplishment

There can be no great accomplishment without risk. - Büyük başarılar risksiz olamaz.

Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment. - Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.

başarı
prosperity
başarı
feat

Food gives life, life gives strength and strength gives great feats. - Yiyecek hayat verir, hayat güç verir ve güç büyük başarılar verir.

The international space station is an amazing feat of engineering. - Uluslararası uzay istasyonu inanılmaz bir mühendislik başarısıdır.

başarı
victory
başarı
{i} attainment
başarı
triumph
başarı
success, accomplishment, achievement, prosperity
başarı
speed
başarı
{i} win

They celebrated his success by opening a bottle of wine. - Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar.

You win some, you lose some. - Her zaman başarılı olamazsın.

başarı
{i} stroke
başarı
{i} go
başarısız olmak
flop
başarısız olmak
bite the dust
başarısız olmak
founder
kimlik denetimi başarısız
(Bilgisayar) authentication failed
komut başarısız
(Bilgisayar) command failed
oturum açma başarısız
(Bilgisayar) login failed
başarı
joy

The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful. - Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.

başarı
acquirement
başarı
{i} achieving
başarı
diplomacy
başarısız olmak
fall down
başarısız olmak
come to grief
başarısız olmak
go under
başarısız olmak
miscarry
başarısız olmak
draw a blank
başarı
performance
başarı
in success
başarı
succeeding

I have serious doubts about their plan succeeding. - Onun planının başarısı hakkında ciddi şüphelerim var.

We came very close to succeeding. - Biz başarıya yaklaştık.

başarı
success of
başarısız olmak
fall on one's face
başarı
(Hukuk) achievement, triumph
başarı
deed

This deed became one of the most emblematic milestones of the Revolution. - Bu başarı, devrimin en simgesel kilometre taşlarından biri oldu.

başarı
smash
başarı
click
başarı
effort

Success in life calls for constant efforts. - Hayatta başarı sürekli çaba gerektirir.

He failed in his business in spite of his efforts. - O, çabalarına rağmen işinde başarısız oldu.

başarı
show

The show was a success. - Gösteri bir başarıydı.

She wanted to show off her cleverness during class, but she failed. - O ders sırasında akıllılığını göstermek istedi ama o başarısız oldu.

başarı
hit

Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success. - Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.

His last play was a big hit. - Onun son oyunu büyük bir başarıydı.

başarı
success#
başarısız olmak
fall by the wayside
eylem başarısız
(Bilgisayar) action failed
hevesli ama başarısız
manque
iyi niyetli ama başarısız sosyal reformcu
do-gooder
kurulum başarısız
(Bilgisayar) setup failed
English - English

Definition of başarısız in English English dictionary

Başarı
(deyim) flying colors
Turkish - Turkish
Başarılamayan, muvaffakiyetsiz
Başarı göstermeyen, muvaffakiyetsiz
Başarı göstermeyerek
rate
Başarı
sükse
başarı
Başarma işi veya başarılan iş, muvaffakiyet: "Bu başarı, onu garip bir yolda boşluk ve yalnızlık içinde bırakmıştı."- H. E. Adıvar
başarı
Başarma işi veya başarılan iş, muvaffakiyet
başarısız
Favorites