amak

listen to the pronunciation of amak
Turkish - English

Definition of amak in Turkish English dictionary

ama
but

I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do. - Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.

We have the extra-large size, but not in that color. - Büyük bedenimiz var, ama o renk mevcut değil.

ama
if
ama
however

The sentence is correct, however, I would word it differently. - Cümle doğru ama onu farklı bir biçimde ifade edebilirdim.

I'll be there. However, I might be late. - Orada olacağım. Ama geç kalabilirim.

ama
only

I accept, but only under one condition. - Kabul ediyorum, ama sadece tek bir şartla.

I only have one mouth, but I have two ears. - Sadece tek ağzım ama iki kulağım var.

âmâ
blind

Love is blind, but jealousy can see even nonexistent things. - Aşk kördür ama kıskançlık var olmayan şeyleri bile görebilir.

Love isn't blind, but it's often stupid. - Aşk kör değildir ama çoğu zaman aptaldır.

ama
doch
ama
(Tıp) blindness
ama
above all; absolutely
ama
really, truly
ama
but, yet, still
ama
yet

He promised to come, but hasn't turned up yet. - O gelmek için söz verdi, ama henüz dönmedi.

Tom's already here, but Bill hasn't come yet. - Tom çoktan burada, ama Bill henüz gelmedi.

âmâ
blind kör
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) (Maak ve Mauk. C.) Göz pınarları
Gözpınarları
Derinlikler
Ama
lakin
Ama
fakat

Fakat ben sana inanmıyorum Chuck ve de senin arkadaşlarına! - Ama Chuck, sana ve arkadaşlarına inanmıyorum!

ama
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarar, amma: "Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu."- N. Cumalı
ama
Fakat, lakin anlamında bir bağlaç
ama
Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarar: "İnanmam ama fırsat bulursam, baktırmadan da yapamam."- K. Tahir
ama
Japon Buda rahiplerine verilen ad
ama
Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılır
ama
Gözleri görmeyen
ama
Japonya'da Buda Rahibesi
ama
Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlar: "Gerçi Miralay bey bu suretle tekrar hatıralarına dalıp derdini unutur ama onu gece yarılarına kadar dinlemek fedakârlığı da yine bize düşer."- H. Taner
ama
Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilir: "Gerçi, vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama!"- Y. K. Karaosmanoğlu
ama
Kızkardeş