amak

listen to the pronunciation of amak
Türkisch - Englisch

Definition von amak im Türkisch Englisch wörterbuch

ama
but

We have the extra-large size, but not in that color. - Büyük bedenimiz var, ama o renk mevcut değil.

He is young, but experienced. - O genç ama deneyimli.

ama
if
ama
however

Tom and Mary didn't like each other at first. However, they eventually became good friends. - Tom ve Mary başlangıçta birbirlerini sevmediler ama sonunda iyi arkadaş oldular.

I'll be there. However, I might be late. - Orada olacağım. Ama geç kalabilirim.

ama
only

I accept, but only under one condition. - Kabul ediyorum, ama sadece tek bir şartla.

Tom worked hard only to fail the exam. - Tom çok çalıştı ama sınavda başarısız oldu.

âmâ
blind

Love is blind, but jealousy can see even nonexistent things. - Aşk kördür ama kıskançlık var olmayan şeyleri bile görebilir.

Love isn't blind, but it's often stupid. - Aşk kör değildir ama çoğu zaman aptaldır.

ama
doch
ama
(Tıp) blindness
ama
above all; absolutely
ama
really, truly
ama
but, yet, still
ama
yet

I know Mr. Saito by sight, but I haven't met him yet. - Bay Saito'yu simaen biliyorum ama henüz onunla tanışmadım.

He promised to come, but hasn't turned up yet. - O gelmek için söz verdi, ama henüz dönmedi.

âmâ
blind kör
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) (Maak ve Mauk. C.) Göz pınarları
Gözpınarları
Derinlikler
Ama
lakin
Ama
fakat

Fakat ben sana inanmıyorum Chuck ve de senin arkadaşlarına! - Ama Chuck, sana ve arkadaşlarına inanmıyorum!

ama
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarar, amma: "Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu."- N. Cumalı
ama
Fakat, lakin anlamında bir bağlaç
ama
Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarar: "İnanmam ama fırsat bulursam, baktırmadan da yapamam."- K. Tahir
ama
Japon Buda rahiplerine verilen ad
ama
Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılır
ama
Gözleri görmeyen
ama
Japonya'da Buda Rahibesi
ama
Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlar: "Gerçi Miralay bey bu suretle tekrar hatıralarına dalıp derdini unutur ama onu gece yarılarına kadar dinlemek fedakârlığı da yine bize düşer."- H. Taner
ama
Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilir: "Gerçi, vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama!"- Y. K. Karaosmanoğlu
ama
Kızkardeş