öğütme

listen to the pronunciation of öğütme
Turkish - English
granulation
trituration
grinding, milling
grinding
(Kimya) mill

Mame uses a coffee mill to grind coffee beans. - Mame kahve çekirdeklerini öğütmek için kahve değirmeni kullanır.

(Nükleer Bilimler) milling
öğüt
advice

You've given me good advice. - Bana iyi öğüt verdin.

The old man gave me a useful piece of advice. - Yaşlı adam bana bir parça faydalı öğüt verdi.

öğütmek
grind

Mame uses a coffee mill to grind coffee beans. - Mame kahve çekirdeklerini öğütmek için kahve değirmeni kullanır.

öğütme bölümü
crushable zone
öğütme bölümü
crushable bin
öğütme makinesi
disintegrator, grinder
öğütme merdanesi
grinding roll
öğüt
{i} counsel
öğüt
tip
öğüt
a piece of advice

In addition to hiring me, he gave me a piece of advice. - Beni kiralamasına ilave olarak, bana biraz öğüt verdi.

He gave her a piece of advice. - O, ona biraz öğüt verdi.

öğütmek
{f} crush
öğüt
exhort
öğütmek
digest
öğütmek
milling
öğütmek
grate
öğütmek
comminute
öğütmek
(Gıda,Teknik) pulverize
öğüt
recommendation
öğüt
guidance
öğüt
{f} milled
öğüt
preaching

I'm fed up with him always preaching to me. - Bana her zaman öğüt vermesinden bıktım.

öğüt
{f} grinded
öğüt
{f} milling
öğüt
{f} grinding
öğüt
grind

Grind this coffee very fine. - Bu kahveyi çok ince öğüt.

Mame uses a coffee mill to grind coffee beans. - Mame kahve çekirdeklerini öğütmek için kahve değirmeni kullanır.

öğüt
pointer
öğütmek
triturate
öğütmek
to grind
kahve öğütme değirmenleri
(Tarım) coffee milling machine
kömür öğütme
coal grinding
yaş öğütme
wet grinding
çarpmalı öğütme
impact grinding
çöp öğütme
waste disposal
çöp öğütme aygıtı
garbage disposer
öğüt
admonition
öğüt
sermon
öğüt
warning
öğüt
advice, counsel
öğüt
rede
öğütmek
to grind; to digest
öğütmek
mill

Mame uses a coffee mill to grind coffee beans. - Mame kahve çekirdeklerini öğütmek için kahve değirmeni kullanır.

öğütmek
granulate
öğütmek
grain
öğütmek
flour
öğütmek
to digest (food)
öğütmek
to grind (something) (to a powder), grind (something) up
Turkish - Turkish
Öğütmek işi: "Bizim oralarda buğdaylarını öğütmeğe gelip değirmende kalan köylülere nöbetçi derler."- M. Ş. Esendal
Öğütmek işi
öğütme haznesi
Mutfaklarda yemek artıklarını atık su borusuna aktarmadan önce küçük parçalara ayıran, evyeye bağlı araç
Öğüt
nasihat
Öğüt
mevize
Öğütmek
çekmek
öğüt
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat
öğüt
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat: "Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk."- A. Gündüz
öğütmek
Ezmek, çiğnemek
öğütmek
Bir araçla tane durumundaki nesneleri ezerek un durumuna getirmek
öğütme
Favorites