Türkçe - İngilizce
edilen teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- et
- {i} meat
- et
- {i} flesh
- et
- {i} beef
- ilave edilen
- further
- arzu edilen
- desirable
I realize I may not be the most desirable man in the world, but I still hope you'll consider going out with me.
-Dünyada en çok arzu edilen adam olamayacağımın farkındayım fakat hâlâ benimle çıkmayı düşüneceğinden ümitliyim.
- ima edilen fikir
- overtone
- tavsiye edilen
- recommended
This is a highly recommended restaurant.
-Bu, çok tavsiye edilen bir restorandır.
This is the only guidebook that was recommended to me that is really useful.
-Bu bana tavsiye edilen gerçekten faydalı olan tek rehber.
- tercih edilen
- preferred
- kamerayı döndürerek elde edilen görüntü
- pan
- hak edilen şey
- deserts
- ibraz edilen belge
- exhibit
- ifade edilen
- denoted
- ilave edilen
- additional
- nişan almadan edilen ateş
- snapshot
- tahmin edilen
- predicted
The second quarter GNP growth was higher than predicted.
-İkinci çeyrek GSMH büyüme tahmin edilenden daha yüksekti.
The National Center for Education Information says a predicted teacher shortage won't pan out because teachers who left the profession are returning.
-Ulusal Eğitim Bilgi Merkezi Mesleği bırakan öğretmenler geri döndüklerinden dolayı tahmin edilen bir öğretmen açığının sonuç vermeyeceğini söylüyor.
- takdir edilen
- admired
- talep edilen
- requested
- tekrar edilen
- repeated
- et
- {f} cost
- arzu edilen
- desired
- beyan edilen değer
- (Ticaret) declared value
- beyan edilen kıymet
- (Ticaret) declared value
- ciro edilen
- (Ticaret) indorsee
- ciro edilen
- (Kanun,Ticaret) endorsee
- davet edilen
- invitee
- deruhte edilen
- (Ticaret) assumed
- elde edilen
- (Ticaret) acquired
- elde edilen şey
- acquisition
- elle kumanda edilen
- manual
- enjekte edilen sıvı
- (Tıp) injection
- et
- carve
- et
- dice
- et
- idler
- garanti edilen
- guaranteed
- genellikle kabul edilen
- generally accepted
- icat edilen
- trump up
- idare edilen
- (Politika, Siyaset) governed
- iddia edilen
- asserted
- iddia edilen
- pontificated
- iddia edilen
- alleging
- ifade edilen
- expressed
- ihale edilen
- (Ticaret) tendered
- ihmal edilen
- disregarded
- ihmal edilen
- neglected
The new park turned into one of the most neglected places in the city.
-Yeni park, kentin en çok ihmal edilen yerlerinden birine dönüştü.
The neglected room remained unoccupied.
-İhmal edilen oda boş kaldı.
- ikamet edilen yer
- residence
- ilave edilen
- adscititious
- iptal edilen
- canceled
- iptal edilen
- overridden
- ispat edilen
- demonstrated
- istenen veya talep edilen şey
- demand
- istihdam edilen
- (Kanun,Ticaret) employee
- mahkum edilen
- convicted
- nefret edilen
- bete noire
- optimize edilen
- optimised
- optimize edilen
- optimized
- rapor edilen birlik
- (Askeri) reported unit
- sesle kumanda edilen
- (Askeri) voice activated
- sevk edilen
- dispatched
- sigorta edilen
- insured
- sigorta edilen
- risk
- simule edilen
- simulated
- tahliye edilen
- (Askeri) evacuee
- tahmin edilen
- (Ticaret) ex ante
- tahmin edilen
- estimated
Global warming since 1997 has occurred more than twice as fast as previously estimated.
-1997 yılından beri küresel ısınma, daha önce tahmin edilenden iki kat daha hızlı daha meydana geldi.
The cost of building the new hospital was considerably higher than first estimated.
-Yeni hastane binasının maliyeti İlk tahmin edilenden çok daha yüksektir.
- tahmin edilen
- forecasted
- tahsis edilen
- alloted
- tahsis edilen
- assigned
- tahsis edilen
- appropriate
- takip edilen
- dogged
- takip edilen yol
- track
- tarif edilen
- depicted
- tavsiye edilen
- advised
- tavsiye edilen jant
- (Otomotiv) recommended rim
- tayin edilen
- (Kanun) appointee
- tayin edilen kimse
- transfer
- tebrik edilen
- (Bilgisayar) greetings for
- tedarik edilen
- provided
- teklif edilen
- (Kanun) offeree
- teklif edilen
- bade
- teklif edilen
- (Ticaret) bidden
- telaffuz edilen
- pronounced
- telafi edilen
- compensated
- temlik edilen
- transferred
- tercih edilen
- favorite
- tercih edilen
- favored
- tercih edilen genişlik
- (Bilgisayar) preferred width
- tercih edilen sunucu
- (Bilgisayar) preferred server
- teslim edilen
- (Bilgisayar) comitted
- teslim edilen
- submitted
- ziyaret edilen
- (Bilgisayar) visited
- tahmin edilen
- (Ticaret) appraised
- et
- pulp
- edilenler
- who are
- hile ile elde edilen
- obtained by fraud
- mutemed, itimat edilen
- mutemed, rely on the
- takdir edilen
- appreciated
- yolsuzca veya zorla elde edilen mal
- obtained by corruption or force property
- şikayet edilen
- The complaint
- Avrupa Müttefik Komutanlığı arzu edilen yer sıfır noktası sayısı
- (Askeri) Allied Command Europe desired ground zero number
- alet edilen kimse
- cat's-paw
- analiz edilen
- (Pisikoloji, Ruhbilim) analysand
- arzu edilen
- covetable
- arzu edilen değerlendirme
- (Askeri) desired appreciation
- arzu edilen değerlendirmeler
- (Askeri) desired appreciations
- arzu edilen etki noktası
- (Askeri) desired point of impact
- arzu edilen yer sıfır noktası
- (Askeri) desired ground zero
- arzu edilen şey
- desideratum
- aselbentten elde edilen
- benzoic
- ayakta tedavi edilen
- ambulant
- ayakta tedavi edilen
- ambulatory
- ayakta tedavi edilen hasta
- outpatient
- bağımsız idare edilen ilçe
- county borough
- bağımsız idare edilen ilçe
- county corporate
- beyan edilen doğrudan geçiş
- (Politika, Siyaset) declared transit
- beyan edilen ihracat
- (Ticaret) declared export
- beyan edilen ihtiyatlar
- (Ticaret) declared reserves
- beyan edilen temettü
- (Ticaret) declared dividend
- beyan edilen tesis
- declared facility
- beyan edilen çevre
- declared perimeter
- bir yerde imal edilen
- manufactured in
- büyük kayıplarla elde edilen zafer
- Pyrrhic victory
- ciro edilen kimse
- indorsee
- deruhte edilen borç
- (Ticaret) assumed liability
- dikte edilen yazı
- dictation
- distile su elde edilen tesis
- evaporating plant
- el ile idare edilen
- hand operated
- elde edilen kar
- (Ticaret) acquired surplus
- elle tahrik edilen
- hand driven
- emin olmadan kabul edilen olgu
- thing in itself
- en nefret edilen
- best hated
- en son sözü edilen
- last mentioned
- en son tahsis edilen irtifa
- (Havacılık) last assigned altitude
- enjekte edilen
- injected
- et
- fleshy part of fruit, pulp, sarcocarp
- et
- meat; flesh; pulp
- et
- {i} salmagundi
- etkinin tasarlanmış orta noktası; etkinin arzu edilen orta noktası
- (Askeri) designated mean point of impact; desired mean point of impact
- evde tedavi edilen
- home-cured
- fatura edilen
- billed
- ganimet olarak elde edilen para
- prize money
- garanti edilen gelir
- (Ticaret) guaranteed income
- garanti edilen şey
- stipulation
- gıpta edilen şey
- envy
- hak edilen ceza
- comeuppance
- hak edilen şey
- desert
- halka olup edilen dans
- round dance
- hemen teslim edilen
- prompt
- hemen teslim edilen
- spot
- hemen teslim edilen mallar
- spot goods
- hemen teslim edilen mallar
- spots
- hipnotize edilen
- hypnotized
- hitap edilen kimse
- collocutor
- hükümetçe tespit edilen fiyat
- (Hukuk) administrated price
- hükümsüzlüğü hukuken beyan edilen işlem
- (Hukuk) act declared void
- iade edilen reklam malzemeleri
- (Reklam) loaned display
- iddia edilen
- professed
- iddia edilen ihlaller
- (Hukuk) alleged breaches
- iddia edilen suçlar
- alleged crimes
- ihraç edilen
- export
- ikame edilen
- (Hukuk) subsidiary
- ikamet edilen devlet
- state of residence
- ilan edilen temettü
- (Ticaret) announced dividend
- ilave edilen
- extra
- ilave edilen
- supplemental
- ilave edilen
- farther
- ima edilen
- implicit
- ima edilen
- implied
- iptal edilen tüzük
- (Hukuk) regulation declared void
- iskandil edilen suyun derinliği
- soundings
- iskonto edilen senet
- discount bill
- isnad edilen suç
- (Kanun) offense being charged
- ithal edilen
- importee
- itham edilen suç
- (Kanun) alleged offence
- itibar edilen kimse
- (Kanun) credited person
- itiraf edilen
- confessed
A sin confessed is half forgiven.
-İtiraf edilen bir günah yarı yarıya bağışlanır.
- itiraz edilen hukuki tasarruf
- (Politika, Siyaset) contested act
- itiraz edilen tasarruf/işlem
- (Hukuk) contested act
- iyice tahmin edilen
- well-predicted
- içinden edilen dua
- private prayer
- kabul edilen
- accepted
- kabul edilen
- putative
- kabul edilen
- acknowledged
- kabul edilen
- adopted
- kolay elde edilen başarı
- cheap victory
- konsinye edilen mallar
- (Ticaret) consignments
- kurban edilen
- victimized
- kürekle idare edilen
- oared
- kıyas edilen örnek
- foil
- lehine vasiyet edilen
- (Kanun) legatee
- metne ilave edilen kısım
- run in
- milli arzu edilen yer sıfır noktası listesi
- (Askeri) national desired ground zero list
- nefret edilen
- damnable
- nefret edilen
- hated
- nefret edilen kimse
- (Argo) perisher
- nefret edilen olma
- damnableness
- nefret edilen şey
- horror
- nefret edilen şey
- abomination
- nefret edilen şey
- anathema
- nefret edilen şey
- abhorrence
- olacağı önceden işaret edilen olay
- antitype
- protesto edilen
- (Politika, Siyaset) protested
- rekabet edilen firmalar
- (Ticaret) rivals
- sevk edilen balon
- (Askeri) dirigible airship
- sonradan kabul edilen üyeler
- (Hukuk) admissed members
- sosyeteye ilk kez takdim edilen genç kız
- deb
- suçlu olduğu iddia edilen
- (Kanun) alleged criminal
- suçlu olduğu iddia edilen kişi
- (Hukuk) alleged offender
- suçtan elde edilen delil
- (Hukuk) proceeds Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Aranması ve Bunlara El konulması ve
- süblimleşme ile elde edilen ürün
- sublimate
- sürtünme ile elde edilen
- frictional
- sınırdışı edilen kimse
- deportee
- tahmin edilen en erken fırlatılış tarihi
- (Askeri) earliest anticipated launch time
- tahmin edilen hizmete dönüş tarihi
- (Askeri) estimated return to service date
- tahmin edilen kar
- (Ticaret) anticipated profit
- tahsis edilen kota
- (Ticaret) quota alloted
- tahsis edilen su
- water allowance
- tahta ayakkabı ile edilen dans
- clog dance
- takdir edilen
- rated
- taklit edilen
- imitatee
- talep edilen devlet
- (Hukuk) requested state
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
edilen teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- ET
- Eastern Time (synonyms: EST, Eastern Standard Time, EDT. Eastern Daylight Time)
- ET
- extraterrestrial
- et
- and
- et
- Simple past tense and past participle of eat
Something I et?.
- et
- latin. and so forth
- Et
- {i} basic chemical element
- et
- environmental test
- et
- Endotracheal Tube
- et
- Educational Technology
- et
- CPS's fuse link designed for use on a 38kV distribution system The ET fuse link exhibits the same time current characteristics as the T link
- et
- Student transferred from another grade within the same school
- et
- and, both
- et
- embedded training
- et
- Event table; describes all events appearing in a business model
- et
- Ethiopia (in Internet addresses). Conservatoire des Arts et Métiers La Vérendrye Pierre Gaultier de Varennes et de peine forte et dure Montesquieu Charles Louis de Secondat baron de La Brède et de
- et
- A noun suffix with a diminutive force; as in baronet, pocket, facet, floweret, latchet
- et
- Equivalent Training
- et
- Exchange termination (ISDN, SS#7)
- et
- an extraterrestrial being; alien
- et
- variant of ate or eaten
- et
- Exchange Termination is the ISDN Exchange where Layer 2 ( for example, LAPD ) information will be terminated
- et
- Fuse link designed for use on a 38kV distribution system The ET fuse link exhibits the same time current characteristics as the T link
- et
- a past tense of eat OF - coming from YO - used to call attention
- et
- Enemy Tank -
- et
- and - both
- et
- [Latin] and
- et
- EvapoTranspiration - This is a measure of the amount of moisture lost from the ground during the day The moisture is lost in two ways, by direct Evaporation from the ground, and byTranspiration from leaves
- et
- And, in Latin and French
- et
- The two-character ISO 3166 country code for ETHIOPIA
- et
- Estimated Time (3)
- et
- Employment Tribunal
- et
- endotrachial tube
- et
- Error Throwing
- et
- (Japan) Eagle Technologies
İlgili Terimler
Türkçe - Türkçe
edilen teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- Et
- (Osmanlı Dönemi) KİDNE
- Et
- (Osmanlı Dönemi) KIŞM
- Et
- lahm
- Et
- (Osmanlı Dönemi) ARİN
- Et
- (Osmanlı Dönemi) KÜŞTAR
- Et
- (Osmanlı Dönemi) BADİ'
- et
- Ten
- et
- Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi: "Bu, kurumuş pastırma renginde bir et parçası idi."- H. Taner
- et
- İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka
- et
- Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi
- et
- Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm
- et
- (Osmanlı Dönemi) lâhm
İlgili Terimler
edilen
Heceleme
e·di·lenResimler
Geçmiş
Favoriler