eğilimli

listen to the pronunciation of eğilimli
Türkçe - İngilizce
inclined

I'm inclined to believe Tom. - Tom'a inanmaya eğilimliyim.

Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway. - Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.

vulnerable
apt

He is apt to give vent to his feelings. - O hislerini açığa vurmaya eğilimlidir.

Young people are apt to waste time. - Genç insanlar, boşa zaman harcamaya eğilimlidir.

apt (to do sth), liable, capable
slanting
liable

If you disagree with him, he is liable to get angry. - Ona katılmazsan, kızmaya eğilimlidir.

A newborn baby is liable to fall ill. - Yeni doğmuş bir bebek hasta olmaya eğilimlidir.

inclinable
affected
disposed
slant
(someone, something) who or which tends to or towards; (someone) who has an inclination or bent for
capable
given
prone

I'm afraid my child might be prone to take drugs. - Çocuğumun uyuşturucu almaya eğilimli olabileceğinden korkuyorum.

Tom's prone to exaggeration. - Tom abartmaya eğilimlidir.

biased
eğilim
disposition
eğilim
leaning
eğilim
tendency

He has a tendency to be pessimistic. - Onun kötümser olma eğilimi var.

Tom has a tendency to exaggerate. - Tom'un abartma eğilimi var.

eğilim
inclination

Tom doesn't have the time or the inclination to do that. - Tom'un bunu yapmak için zamanı ya da eğilimi yok.

I don't have the time or the inclination to help Tom. - Tom'a yardım edecek vakte ve eğilime sahip değilim.

eğilimli olmak
be liable to
eğilimli olmak
to tend
eğilimli olmayan
unapt
eğilim
{i} trend

This topic is trending on Twitter. - Bu konu Twitter'da eğilim gösteriyor.

This has been the trend for the past twenty years. - Bu son yirmi yıldır eğilimdi.

eğilim
propensity

Sami has propensity for violence. - Sami'nin şiddete eğilimi var.

eğilim
drift
eğilim
predisposition
eğilim
{i} turn
eğilim
sense
eğilim
{i} tilt

The Earth is tilted at an angle of 23.4 degrees. - Dünya 23.4 derecelik bir açıyla eğilimlidir.

eğilim
predispose
eğilim
dip
eğilim
(Dilbilim) central tendency
eğilim
predisposition to
eğilim
desiring
eğilim
(Ticaret) leverage
eğilim
propensity for
eğilim
oblique
eğilim
propensity to
grev eğilimli
(Ticaret) strike-prone
hırsızlık yapmaya eğilimli
thievish
eğilim
liability
eğilim
mind

Tom tends to say the first thing that comes to his mind. - Tom aklına gelen ilk şeyi söyleme eğilimindedir.

eğilim
penchant
eğilim
twist
eğilim
bent

He has a natural bent for music. - Onun müzik için doğal bir eğilimi var.

eğilim
stream
eğilim
affinity
eğilim
convention
eğilim
bias

People tend to look at others with bias. - İnsanlar diğerlerine ön yargı ile bakmak eğilimindedir.

şiddet yanlısı; şiddet eğilimli
violent, violent
eğilim
tendency; inclination, bent
eğilim
obliquity
eğilim
squint
eğilim
ply
eğilim
pulse
eğilim
affection
eğilim
(kötü) twist
eğilim
device
eğilim
notion
eğilim
gravitation
eğilim
current

If current trends continue, the language will likely die in the near future. - Şimdiki eğilimler devam ederse, dil muhtemelen yakın gelecekte ölecektir.

eğilim
set
eğilim
aptitude
eğilim
proclivity
eğilim
proneness
eğilim
relish
eğilim
tendency, inclination, trend, leaning, bias, bent, propensity
eğilim
{i} slant
eğilim
{i} tenor
grev eğilimli
(endüstri) strike prone
ira'nın değişik eğilimli üyesi
Provo
kazaya eğilimli
accident prone
netice eğilimli
result-oriented
sola eğilimli
sinistral
sonuç eğilimli
result-oriented
yükselmeye eğilimli
bullish
Türkçe - Türkçe
Eğilimi olan, istekli, meyyal, mail
Eğilim
trent
Eğilim
(Hukuk) TEMAYÜL
Eğilim
(Hukuk) TENDANCE
Eğilim
tandans
Eğilim
meyil

Tom mübalağa etmeye meyillidir. - Tom abartmaya eğilimlidir.

eğilim
Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelme, meyil, temayül: "İnsanoğlunun, yaradılıştan medeniliğe eğilimi vardır."- N. Ataç
eğilim
Para piyasalarında zamanla oluşan değişim, alım satım işlemleriyle ilgili iniş çıkış seyri
eğilim
Bir şeyi sevmeye, istemeye ya da yapmaya içten yönelme
eğilim
Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelme, meyil, temayül
sağ eğilimli
Dünya görüşü sağcılığa, muhafazakârlığa yatkın olan
sol eğilimli
Dünya görüşü solculuğa yatkın olan
eğilimli