the arm, or level, of a gin, drawn around by a horse

listen to the pronunciation of the arm, or level, of a gin, drawn around by a horse
Englisch - Türkisch

Definition von the arm, or level, of a gin, drawn around by a horse im Englisch Türkisch wörterbuch

start
{i} başlama

Ne yaparsan yap,doğru adımla başlamak kaçınılmazdır. - Whatever you're doing, starting off on the right foot is essential.

Tom yemeği masaya koydu ve herkese yemeye başlamasını söyledi. - Tom put the food on the table and told everyone to start eating.

start
(Bilgisayar) nesnesini başlat
start
çalışmak

Fransızca öğrenmeye başlamak istiyorum. Çalışmak için bana biraz malzeme tavsiye edebilir misin? - I want to start learning French. Can you recommend me any materials to study with?

start
yolverme
start
çalışma

Üniversiteyi bitirdiğimde, derhal çalışmaya başladım. - On finishing university, I started working right away.

Tom otuzuna kadar Fransızca çalışmaya başlamadı. - Tom didn't start to study French until he was thirty.

start
(back ile) geri dönmek için yola çıkmak
start
sıçrama

Tom yatağın üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı. - Tom started bouncing up and down on the bed.

Çocuklar kanapenin üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı. - The children started bouncing up and down on the couch.

start
{i} başlangıç

Tom yeni bir başlangıç yapabilmeyi diliyor. - Tom wishes he could make a fresh start.

Tom bu sabah geç bir başlangıç yaptı. - Tom got a late start this morning.

start
{f} başlamak

Ne yaparsan yap,doğru adımla başlamak kaçınılmazdır. - Whatever you're doing, starting off on the right foot is essential.

Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım. - I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.

start
{f} kaynaklanmak
start
{f} korkutup kaçırmak
start
{i} harekete geçme
start
kuş kuyruğu biçiminde parça
start
{i} avantaj

Tom beni daha avantajlı başlattı. - Tom gave me a head start.

start
{i} spor start, depar, çıkış
start
{i} yola çıkma: Let's get an early start. Erken yola çıkalım
start
başlamak; başlatmak: It started to rain. Yağmur yağmaya başladı. They've started fighting. Dövüşmeye başladılar. Prices start at fifteen
start
irkilme/başlangıç
start
{f} koyulmak
start
{f} kurmak

Dan ve Linda bir aile kurmak için hazırdı. - Dan and Linda were ready to start a family.

Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır. - Tom is ready to settle down and start a family.

Englisch - Englisch
start
the arm, or level, of a gin, drawn around by a horse
Favoriten