old, aged, senior

Englisch - Türkisch

Definition von old, aged, senior im Englisch Türkisch wörterbuch

Relevante Übersetzungen

elderly

{s} yaşlı

Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti. - The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.

Yaşlılara saygı duyarım. - I respect the elderly.

elderly

yalnızca

elderly

{s} ihtiyar

elderly

{s} oldukça yaşlı

Oldukça yaşlılara kim bakmalı? - Who should look after the elderly?

elderly

(isim) ihtiyar

elderly

yaşını basını almış

elderly

{s} yaşını başını almış

Englisch - Englisch

Definition von old, aged, senior im Englisch Englisch wörterbuch

{s} elderly

Silbentrennung

old, aged, Sen·ior