old, aged, senior

listen to the pronunciation of old, aged, senior
الإنجليزية - التركية

تعريف old, aged, senior في الإنجليزية التركية القاموس.

elderly
{s} yaşlı

Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti. - The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

elderly
yalnızca
elderly
{s} ihtiyar
elderly
{s} oldukça yaşlı

Oldukça yaşlılara kim bakmalı? - Who should look after the elderly?

elderly
(isim) ihtiyar
elderly
yaşını basını almış
elderly
{s} yaşını başını almış
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} elderly
old, aged, senior
المفضلات